Allah Resulünü Görenler Ömer Döngeloğlu
282,24 ₺
Allah Resulü'nü (s. a.v) Görenler
Ömer Döngeloğlu
Yazar: Ömer Döngeloğlu
Katagori: İslam Tarihi - Siyer
Sayfa Sayısı: 192
Boyut: 14 x 21 cm
Basım Yeri: İstanbul
Basım Tarihi: 2012
Kapak Türü: Karton Kapak
Kağıt Türü: İthal Kağıt
Dili: Türkçe
Dağıtım: Kitap Takipçileri
Temin Süresi: Aynı gün kargo
O'nu (sav) gören gözler, gülen gözlerdir... Asr-ı Saadet'in eşsiz ikliminde Hz. Peygamber ile birlikte yürüyenler bir an bile yorulmadılar. Ondan aldıkları güçle her zorluğa dayandılar.
www.kitaptakipcileri.com
Sevgili Peygamberimiz'in sohbetinde yetişen, ne yapacaklarını bilmediklerinde O'na (sav) sarılan, "Anamız babamız sana feda olsun ya Resulullah, dinimiz hakkı için ne istersen söyle, yapalım" nidalarıyla bu dünyadan göçüp giden sahabîler; bizlere miras olarak şerefli, fedakâr, cefakâr hayatlarından, nice güzel, duygulu, ibretlik hatıralar bıraktılar.
Ömer Döngeloğlu, Sahabe-i Kiram'ın eşsiz hatıralarını, coşkun anlatımıyla buluşturarak Allah Resulü'nü Görenler adlı kitabında okurlarla paylaşıyor. Genç yaşlı her insan, onların hayatından kendilerine pay çıkarsın, İslam'ın mahiyetini ve din-i mübini temsil etmenin yüceliğini bir kez daha yaşasın, önemini bir kez daha kavrasın diye... www.kitaptakipcileri.com
İÇİNDEKİLER
BİRİNCİ BÖLÜM
HZ. PEYGAMBER’İN(SAV)
AFFINA MAZHAR OLAN
SAHÂBÎLER
Günahını Zincir Yapıp Affı İçin Kendini Mahkûm Eden Sahâbî ........11
Ebû’l-As’ın Affına Köprü Olan Kıymetli Ziynet ................................15
Kim Olursam Olayım Ya Resûlallah, Af Kapın Açık mıdır? .............19
Vahşetti Hayatım Ya Resûlallah, Af Kapını Çalıncaya Kadar ..........23
Medine Yollarında Bir Vahşi… Boynunda Ağır Vebal .......................25
Sûretinle Arama Bir Sütun Koydum,
Yüzüne Hasret Yaşadım Ya Resûlallah
(sav)
.......................................29
"Lâ İlâhe İllallah” Deme Vakti Gelmedi mi Ey Hind! .......................33
Hz. Peygamber’e
(sav)www.kitaptakipcileri.com
Âyân Olan Gizli Mektup ...................................37
Tevbede Samimi Olan Kadının Yetmiş Kişiyi Kurtarabilecek Affı ...41
Peygamber Duasıyla Gelen Af .........................................................45
Zorlu Tebük Yürüyüşü İçin Nefsini Alt Eden Sahâbî .......................49
Resûlullah’ın
(sav)
Gözleri Seni de Arıyordu Ey Ka’b! .........................53
Ka’b b. Mâlik’in Zor Sınavı ...............................................................55
Tevbe Sûresi ile Göklerden İnen Af .................................................59
Doksan Dokuz Kişiyi Öldüren Adamın Kurtuluşu............................63
Âyetle Korunan Hanım Sahâbîler ....................................................67
Yürekleriyle Yürüyenler Hiç Yorulmadı Ya Resûlallah
(sav)
...............71
Allah’ın
(cc)
, Uğruna Resûlü’nü İkaz Ettiği Sahâbî .............................75
Cennet’le Müjdelenen Engelli Sahâbîler .........................................79
Sâbit b. Kays’ı Yataklara Düşüren Âyet ...........................................81
İki Küçük Diş İzinin Hatırına ............................................................85
Kitaptan Bölümler:
Günahını Zincir Yapıp Affı İçin
Kendini Mahkûm Eden Sahâbî
Hendek Harbi zor bir harpti. Resûlullah
(sav)
Medine’nin
güvenliğini sağlamak için çoğu Yahudi olan çevre kabilelerle
anlaşmalar imzalamış, başta Mekke’yle olmak üzere, on yıl
süresince savaşmama anlaşması yapmıştı. Bütün bunlara rağ-
men Mekke, savaşmak için büyük bir ordu toplayıp Medine’ye
saldırdı. Çevre köyler, kasabalar, Medine’nin civarındaki komşu
yerleşme birimleri Peygamber Efendimiz’e söz verdikleri halde
sözlerinde durmadılar ve Mekkelilere yardım et iler.
Hendek Harbi bitip de Müslümanlar galip geldiğinde, o
büyük fırtınanın da dehşetiyle, çadırların direklerinin sökülüp,
develerin kaçıştığı, karanlıkta toz bulutunun herkesi perişan
et iği ve Mekkelilerin kaçmak zorunda kaldığı o durum ya-
şanınca, Allah’ın Resûlü
(sav)
kendisine ihanet eden topluma
döndü. Benî Kureyza’nın üzerine yürüdü ve Benî Kureyza’daki
mücadele zaferle sonuçlandı. O toplumu çok yakından tanıyan
sahâbî ise Ebû Lübâbe’ydi.
Kureyza Yahudileri, bu mağlubiyetin akabinde kendilerine
neler yapılacağını merak et iler ve sordular:12
Allah Resulü’nü
(sav)
Görenler
"Ne olur, bu ihanetimizin karşılığında bize ne olur?”
Ebû Lübâbe onlara, eliyle boğazını işaret et i, siz bit iniz,
mahvoldunuz der gibi bir işaret yaptı. Bu işaret, içerideki bir
sırrın dışarıya ifşa edilmesiydi. Kesinleşmemiş bir kararın, Allah
Resûlü’nün
(sav)
kararıymış gibi gösterilmesiydi.
Ebû Lübâbe, elçi olarak gönderilmişti Kureyza halkına.
Git iği her yerde bu hareketi gösterince Kureyza Yahudileri
korktu, halk arasında büyük bir telaş başladı. Ebû Lübâbe,
Resûlullah’ınwww.kitaptakipcileri.com
(sav)
bu durumdan hoşnut olmadığını, rahatsız
olduğunu öğrenince; "Resûlullah beni onlarla görüşmeler
yapmak, belki onlarla uzlaşmak adına bir şey yapmam için
gönderdiği halde, ondan izin almamış olmama rağmen, hepiniz
öldürüleceksiniz manasına gelen bir işaret yaptım, bu benim
sonumdur.” diye düşündü ve kendi cezasını adeta kendi elleriyle verdi. Kendisini Mescid-i Nebevi’deki tevbe sütununa
zincirledi.
Ezan okunurken kızı gelip zincirlerini çözüyor, Ebû Lübâbe
namazını kılıyor, sonra kendini tekrar zincire vuruyordu. Günler, geceler geçti… Namaza gelenler, namaza duranlar… Ebû
Lübâbe, kendisini zincirlere vurmuş, Allah beni af eder mi
diye telaş ediyor, Allah beni bağışlar mı diye büyük bir merak
içinde bekliyor, Mescid-i Nebevi’nin içerisinde, bir kenarda
sessiz sessiz ağlıyordu. Sabahlara kadar:
"Allah’ım beni bağışla, ya Rabbi ben hata et im, Hz.
Muhammed’den
(sav)
izin almadan, ona ait bir şeyle ilgili karar
verdim ve beni bağışlamazsan ya Rabbi, ben bu şekilde sonuna
kadar bekleyeceğim.” diye yalvarıyordu.
İşte bu samimi yakarışlar, yürekten dökülen bu gözyaşları
Ebû Lübâbe’nin
(ra)
af ını getirdi. Allah’ın Resûlü
(sav)
, Mescid-i
Nebevi’ye namazlara gelip giderken, günlerce perişan kalmış, 13
Ömer Döngeloğlu
açlıktan, susuzluktan bitkin hale düşmüş Ebû Lübâbe’nin o halini görünce içine bir merhamet düştü. Bu ne samimi bir tevbe!
Kendi kendini cezalandıran bu sahâbînin durumu Resûlullah’ı
çok etkiledi. Efendimiz
(sav)
:
"Keşke Ebû Lübâbe bize gelseydi, biz onun için af dilerdik
ve kendine bu kadar ağır bir ceza vermezdi.” dedi.
Ebû Lübâbe sütunu bugün hâlâ yerinde, Mescid-i Nebevi’de
durur ve günahlarından pişmanlık duyan, aynaya baktığı zaman, kendindeki eksikleri gören bütün mü’minler için hâlâ
bir umut kapısıdır.15
Ebû’l-As’ın Affına Köprü Olan Kıymetli Ziynet
Peygamber Efendimiz’in
(sav)
büyük kızı Hz. Zeynep
(r.anha)
,
henüz Müslümanlığa geçmemiş olan Ebû’l-As ile evliydi. Ebû’lAs, Bedir Gazası’nda esir düşünce, Bedir esirlerinin arasında
Resûlullah’ın
(sav)
huzûruna çıkarıldı. Peygamber Efendimiz
(sav)
,
bir baba, bir kayınpeder ve ordusunun başkumandanı olarak
karşısında duran damadına ayrıcalık tanımadı, onu esirlerin
arasına koydu ve "Fidyesi gelince bırakırsınız.” dedi. Hakkındaki karar, fidyenin ödenmesiydi. Ne var ki fidye gelmeyecekti,
çünkü Ebû’l-As, fakirdi, para bulamayacaktı.
Ancak Hz. Zeynep vardı… Eş ilişkilerinin, eş olmanın,
hayata beraberce omuz vermenin en güzel örneğini, babası
Resûlullah’tan öğrenmiş bir kahraman kadın… Hz. Zeynep,
boynundaki altın kolyeyi kopardı, bir mektup zarfının içine
koydu, üstüne bir de mektup yazdı, "Baba…” dedi. "Kocam,
çocuğum Umâme’nin babası senin elinde esirdir. Eğer kabul
edersen, belki bir adamın kurtuluşu için yeterli bir para değil
ama düğünümde hediye edilmiş şu altın kolye karşılığında,
kocamı serbest bırakır mısın?” 16
Allah Resulü’nü
(sav)
Görenler
Allah’ın Resulüwww.kitaptakipcileri.com
(sav)
, mektubu okuyup da zarfın içinden altın
kolyeyi çıkardığında, gözlerinden sağanak sağanak yağmurlar boşaldı. Çünkü bu kolye Hz. Hatice’nin, kızının boynuna
düğünde taktığı kolyeydi. Resûlullah’ın aklına Hz. Hatice ile
geçen günler geldi. Hatice! Zor yolların sadık arkadaşı. Erkeklerden Ebû Bekir, kadınlardan Hz. Hatice… Allah Resûlü’nün
arkasında sapasağlam durmuş iki iman kalesi…
Kızının gönderdiği kolye, bir adamın değeri olan dört
bin dirheme denk değildi. Ama Allah’ın Resûlü
(sav)
, Hz.
Hatice’nin
(r.anha)
hatırına Ashab’ına dedi ki:
"Ne dersiniz? Şu kolye karşılığında kızımın kocası Ebû’l-As’ı
serbest bırakır mısınız?”
Sahâbe-i Kiram, Resûlullah’ın
(sav)
,Hz. Hatice’yi hatırladığı
o mükedder, o edepli, o sakin ve sükûnetli, mahzun duruşu
karşısında:
"Ya Resûlallah,” dediler, "Zeynep’in kocası Ebû’l-As’ı serbest bırakalım.”
Bunun üzerine Hz. Peygamber
(sav)
:
"Peki bu altın kolyeyi de kızıma gönderseniz…”
"Olur ya Resûlallah. O kolye Zeynep’in boynuna yakışır
zaten. Ona kim el uzatabilir ki, Hatice’nin emaneti.”
En nihayet Hz. Hatice’nin
(r.anha)
emaneti yine onun taktığı
boyna git i. Hz. Peygamber
(sav)
giderken damadını çağırdı, dedi
ki:
"Senden bütün bunların karşılığında bir şey istiyorum. Kızı-
mı bana gönder. Zira kızım Müslüman, sense henüz Müslüman
değilsin.”
Müslüman olmayan bir erkekle Müslüman bir kadının beraber yaşamasını, İslâm dini uygun görmüyordu. Bu sebeple 17
Ömer Döngeloğlu
Resûlullah
(sav)
kızını Medine’ye çağırıyordu. Peygamberimizin
damadı ve Hz. Hatice’nin yeğeni, dürüst bir delikanlı olan
Ebû’l-As ise:
"Söz veriyorum, kızını göndereceğim.” dedi ve uğruna biricik ziynetini feda eden ve eşinin af ına vesile olan bu erdemli
kadını dininin gerektirdiği biçimde Medine’ye göndereceğini
söyledi…
Allah Resûlü’nün
(sav)
bu tür görevlerde güvendiği iki kişi
vardı: Zeyd bin Hârise ile Bilâl-i Habeşi. Bunlar, Resûlullah’a
(sav)
ihanet etmeyen, Resûlullah’ın
(sav)
verdiği görevi canlarını bir
kenara koyarak yapan,muhteşem simalardandı.
Zeyd bin Hârise
(ra)
, atına bindiği gibi Mekke’ye geldi.
Mekke’nin kenarında Ebû’l-As’ın çobanına rastladı. Dedi ki:
"Sen Resûlullah’ın kızı Zeynep’i tanır mısın?”
"Evet.”
"Beni Resûlullah gönderdi, babası. Kocası, Zeynep’i göndereceğine dair söz vermişti, şimdi onu götürmeye geldim.”
Zeynep’in hicretine bakınız… Peygamber kızı, Allah’ın
Resûlü’nün büyük kızı Zeynep, Hz.Hatice’den sonra çocuklara
analık yapmış, onlara anne gibi hizmet etmiş, fedakar kadın
Zeynep… Bir gece yarısı kocası tarafından bir deveye bindirildi.
Doğuma çok yaklaşmış bir bebek vardı karnında. Devesine
bindi ve ağır ağır Zeyd’in olduğu yere geldi. Aslında Zeynep
ile Ebû’l-As, birbirlerini severek evlenmiş, hayatlarını sevgi
üzerine bina etmeye niyetlenmişlerdi.
Ebû’l-As, Peygamber Efendimiz’in
(sav)
kızına olan sevgisinden dolayı çok sürmeden , Zeynep’ten ayrı kalmaya dayanamayarak eşinin yanına hicret etmeye karar verdi. Ne var ki Hz.
Zeynep
(r.anha)
Medine’de çok yaşamayacaktı…18
Allah Resulü’nü
(sav)
Görenler
Zira Hebbar bin Esved, bu zalim, kalbinin yerinde taş ta-
şıyan bu adam, Resûlullah’ın büyük kızının Medine’ye hicret
et iğini duydu. Vakit kaybetmeden adamlarını topladı. Hz.
Zeyd’le beraber giden küçük kervana yetişti. Elindeki değnekle
Hz. Zeynep’in
(r.anha)
devesini ürküt ü, hayvancağızı dövdü ve Hz.
Zeynep’i darp et i. Hz. Zeynep , gece yarısı, hayvanın sağa sola
kaçışması sebebiyle dengesini kaybet i ve o yüksek deveden
yere düştü. Büyük bir acı, büyük bir sancı, büyük bir ızdırabla
orada çocuğunu düşürdü. Hz. Zeyd onlarla mücadele et i,
ama on on beş kişiye karşı tek başına ne yapabilirdi ki? Onları
duymayan bir toplum vardı; Mekke! Onların acısını, çığlıklarını
bastıran gecenin karanlığını, o karanlık örtüyü yırtan eğlence
sesleri… Hz. Zeynep’in ve Zeyd’in feryadını duymadı Mekke.
Hz. Zeynep
(r.anha)
bu korkunç arbedenin ardından yaralı olarak kayınbiraderi ile Mekke’ye döndü, birkaç gün sonra, ortalık
sakinleşince bir gece Hz. Zeyd tarafından gizlice Medine’ye
götürüldü ve Ebû’l-As da Resûlullah’a verdiği sözü tutmuş oldu.
Medine’ye, Resûlullah’ın
(sav)
huzûruna getirildiğinde, Allah’ın
Resûlü merakla bekliyordu kızını. Zeynep’i sapasağlam, güzel,
sağlıklı bir halde karşılayacağını umarken, yolda dövülmüş,
elbisesi yırtılmış, saçı başı dağılmış, üstü başı toz toprak olmuş,
gece gündüz demeden kâh yürüyerek kâh deve sırtında perişan
bir vaziyet e gelen Zeynep’in o perişan halini görünce Allah’ın
Resûlü’nün yüreği dayanmadı. Baba kız, hüzünle birbirlerine
sarıldılar. Bir müddet sonra da Ebû’l-As geldi. Bu elim manzarayı gördükten sonra iman et i Ebû’l-As…
http://www.kitaptakipcileri.com/Allah-Resulunu-Gorenler-Omer-Dongeloglu,PR-1633.html
Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!
Ürün hakkında henüz soru sorulmamış.
Güvenilir, ürünleri değerli ve kaliteli. 4-5 yıldır alışveriş yaptığım ve memnun kaldığım alışveriş sitesi. Güvenle herkese tavsiye ederim.
B... G... | 18/10/2024
Çok hızlı ve sağlam bir şekilde elime ulaştı.Çok teşekkürler
S... B... | 27/09/2024
Kitapları çok beğendim, kargo da çok özenli idi . Arkadaşım da sipariş verecek. Çok teşekkür ederim.
Canan Çatal | 26/09/2024
Çok İyi, sorun yok
fatih arı | 25/09/2024
sagolun
bilal kızılırmak | 08/08/2024
Aliveris icin tek adres kolayliklari sorunda sorunuz karsinda ulasabiliyorsunuz sorunsuz siparis verebiliyorsunuz
k... ö... | 01/08/2024
Kitap takipçileri harika...
H... Ö... | 27/07/2024
Güvenilir ve hızlı
Mustafa Varol | 12/07/2024
Güvenle alışveriş yapabilirsiniz
SEZGIN MEHMET | 14/01/2024
Böyle bir siteye gerçekten ihtiyaç var
Hayati Sevinir | 12/01/2024
Tavsiye Ürünler