Bir Ashabı Kehf Romanı, Hüzün Yanığı 2, SİNAN YAĞMUR

Bir Ashabı Kehf Romanı, Hüzün Yanığı 2, SİNAN YAĞMUR

Yayınevi
Barkod
hüzün yanığı 2 kitabı, kapı yayınları
Vitrin Katagorisi
Aynı gün kargo
Hüzün Yanığı 2, Bir Ashab-ı Kehf Romanı, SİNAN YAĞMUR
"Her kalp bir mağaradır; bazen güneş görmemiş ebrulî bir hüzün renginde, bazen de ateşine rüzgâr değmemiş kurşunî kül renginde… Kuldan küle varan bir hikâyedir hayat, kimsenin göremediği bir yangın yeridir yürek… Başlamadan biten baharlar yaşar insan. Henüz yolun başında solup giden yapraklardır çektiğimiz acılar…  Kan gölünde hüzün gözyaşlarımızla durulanırız hayatı anlamak için. Önce sancı, sonra arayış, nihayetinde matem-i vuslattır âşıkların yazgısı…
Hüzün kokulu Turna’dan kül gözyaşları döken Mihriban’a uzanan yolun yorgunudur Cem.  Arkasında bırakmak istediği bir hayat vardır, pişmanlıklarla örülü. Her birimizin ihtiyaç duyup da dillendiremediği bir arayışın yolcusudur. Ve her insanın mutlaka bir kırılma noktası olduğunu hatırlatır bize. Uyanmak ister gaflet uykusundan, doruklara sevdalanmak ister kulluğuna ermek için. Ashab-ı Kehf misali imanın ve tevekkülün derinliğine dalmak ister. Hayran olur yedi iman kahramanı gence ve sadakat örneği Kıtmir’e. Revan olur hakikate giden yola...
Günümüz gençlerinin karanlıklarda bin parçaya bölündüğü aşk yolunda onlara iman- ı Aşkın nasıl olduğunu gösterir Cem. Mağara arkadaşlarının Kur’an’da zikredilen övgü dolu hikâyelerinde Cem’den Cemal’e dönüşmüştür... Genç yürekleri uçurum boşluklarından alıp, İlahi Aşkın zirvesine taşıyan bu yolculuk, hepimizin yol hikâyesidir. 
 Üç mağara: Derinkuyu, Ashab-ı Kehf ve Hira.
 Üç karakter: Turna, Cem ve Mihriban.
 Üç mekân: Avanos, Bergama ve Tarsus.
Ve İlahi Aşkın aynasında yansıyan sarsıcı bir ibret öyküsü…

Yazar: Sinan Yağmur
Katagori: Edebiyat/Roman/Ashabı Kehf Hayatı
Sayfa Sayısı: 312
Boyut: 14 x 21 cm 
Basım Yeri: İstanbul
Basım Tarihi:  2017
Kapak Türü: Karton Kapak
Kağıt Türü: Kitap Kağıdı
Dili: Türkçe
Dağıtım: Kitap Takipçileri
Temin Süresi: Aynı gün kargo
 
Kitabın başında; "Bu kitap hayali bir hikaye değil; ilahi aşkı arayanların, her bir harfi hüzünden geçen, her bir sesi çığlığa dönüşen bir hayat hikayesidir. " diyen Sinan Yağmur, Hüzün Yanığı 2'de aşkın ilahi boyutunu hikayesiyle süsleyerek anlatmıştır.

Cem ölü bir kadının hikayesinde kendi hikayesini bulacağını en başında bilmemektedir. Ona kalsa ömrü İstanbul’da geçecektir. Turna'nın günlüklerini okudukça farkında olmadığı içsel sancıları da gün yüzüne çıkmaktadır. Turna'nın günlüğü ile yola çıktığı Avanos'ta Münire Anne'nin konağını butik otele çevirmek ister. Bir hafta içinde konak butik otele dönüştürülür. Adına "Huzurhan" denilir. Turna'nın odası dışında bütün odalar otel odasına dönüştürülüp; her birine çiçek ismi verilir. 

Bir gün ırmak kıyısında kıraathaneye giden Cem orada hayatını değiştirmesine yardımcı olacak biricik dostu, Halil Hoca ile tanışır. Tanıştıkları sıra da Cem ezan okununca camiye gideceğini söyleyen adama şaşırınca, Halil Hoca onun bu halini anlayarak bir gün onunda geleceğini söyler. O günden sonra ne zaman yürümeye çıksa yolu Halil Hoca'nın dükkanına çıkar. Bir gün Halil Hoca ona kendi hikayesinden biraz bahseder. Aslında o da Cem gibidir. Kur'an'ın mealini okuyarak aslında doğru bildiklerinin yanlışlığını fark eder ve doğru yolu bulur.

Üç haftadan sonra Turna'nın cenazesini ve anne, babasının rızasını almak için Münire Anne ile İstanbul’a gider. Annesi önce karşı çıksa da babasından kaçış yolu, dinlenme yeri olarak gördüğü için kabul eder. Kimsesizler mezarlığından alınan Turna'yı memleketine defnederler. O gece Cem konakta seslere uyanır. Duvara yansıyan iskelet görüntüsü ile irkilir. Bu yaşadıklarını rüya olarak düşünse de oldukça uyanıktır. O geceden sonra, her gece Turna'nın sesini duymaktadır. Ta ki 17 Mart gününe kadar. Konağa gelen hırçın; bir o kadar da sakin, güzel iki zıt duyguyu barındıran kadın gelir. O günden sonra Cem Turna'nın sesini duymaz. Konağa gelen Mihriban aslında o günden sonra Cem'in yüreğine de düşmüştür. Mihriban'ın geldiği sekizinci gün, Mihriban hem Cem'in hayatına hem de butik otele ortak olur. 

Günler aylar geçer. Mihriban ve Cem nişanlanma kararı alır. Fakat gün geçtikçe kavgaları da artmıştır. Mihriban'ın güvensizlikleri, Cem'in anlayışsızlıkları ilişkilerini çıkmaza sokmaktadır. Artık kavga etmedikleri gün kalmaz. Bir gün butik otelde tüm odalar doluyken Turna'nın odasının verilmesinden bahsedilir. Cem ise Turna'nın odasını açmamakta kararlıdır. Bunun üzerine konuşma Turna'yı sevmesinden çıkan bir kavgaya dönüşür. Mihriban gidince Cem daha da yalnızlaşır. Kendini iyice geceleri içerek sokaklara vurur. Halil Hoca ile dertleşmesi dışında hayatla pek bağı kalmamıştır. 

Günlerden bir gün Halil Hoca hikayesinin kalan kısmını Cem'e anlatır. Bergama'da yaşarken eşi ile araları daha da açılmıştır. Eşi en çok kitaplarına sinirlenir, evde sigara içmesine izin vermez. Kitap aldığını saklar, gizli gizli okurmuş. Kızları konusunda bile ayrım yaşıyorlarmış. Bir antikacı yanında ek iş bularak evden uzaklaşır. Aralık ayının başında antikacıya orta yaşlı, kestane renkli saçlı, gözleri görür görmez vurgun yediği bir kadın gelir. O gün içtikleri birer kahve birlikteliğin ilk adımı olur. Halil Hoca Gelincik dediği bu kadınla ikinci baharını yaşıyordur. Gelincik'in süresini uzattığı tatilin bitme vakti gelir. Giderken Halil Hoca'nın kal demesini beklese de Halil Hoca korkularından dolayı engel olmaz. O da hayatını değiştirmek için Avanos'a gelir. Cem Japon müşterilerine Derinkuyu'da mağaralardan oluşan yeraltı şehrinde onlara rehberlik eder. Mağaraya girdikçe Cem telaşlanır. Boğulur gibi olur. Havalandırma ve aydınlatmanın olmadığı büyük bir çukura düştüğünü hisseder. Sonra orada Turna'nın sesini duyar. Bu olayı Halil Hoca ile konuştuktan sonra bir de rüya görür. Bu rüya sonucunda Halil Hoca onu Ashab-ı Kehf Mağarası Tarsus'a yollar. Yakup Dede'nin yanına giden Cem'in hayatı orada büsbütün değişir. Ashab-ı Kehf Mağarasında zulüm görüp uyuyan ve bin yıl sonra uykusundan uyanmış gençler gibi o da geçmişin uykusundan uyanmıştır. 

Tarsus'ta üç haftanın sonunda Avanos'a döner. Dönünce herkesle helalleşip Umre başvurusunda bulunan Cem; Halil Hoca ve Mihriban'a mektup bırakarak gider. Cem gittikten sonra Mihriban geri dönmüştür. Cem'i bulamayınca Halil Hoca'nın yanına giden Mihriban televizyonda ki son dakika haberi ile yıkılır ve " Vuslatın rahmet olsun. " der.
Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!
Ürün hakkında henüz soru sorulmamış.
Bu ürünün fiyat bilgisi, resim, ürün açıklamalarında ve diğer konularda yetersiz gördüğünüz noktaları öneri formunu kullanarak tarafımıza iletebilirsiniz.
Görüş ve önerileriniz için teşekkür ederiz.
Güvenilir, ürünleri değerli ve kaliteli. 4-5 yıldır alışveriş yaptığım ve memnun kaldığım alışveriş sitesi. Güvenle herkese tavsiye ederim.
B... G... | 18/10/2024
Çok hızlı ve sağlam bir şekilde elime ulaştı.Çok teşekkürler
S... B... | 27/09/2024
Kitapları çok beğendim, kargo da çok özenli idi . Arkadaşım da sipariş verecek. Çok teşekkür ederim.
Canan Çatal | 26/09/2024
Çok İyi, sorun yok
fatih arı | 25/09/2024
sagolun
bilal kızılırmak | 08/08/2024
Aliveris icin tek adres kolayliklari sorunda sorunuz karsinda ulasabiliyorsunuz sorunsuz siparis verebiliyorsunuz
k... ö... | 01/08/2024
Kitap takipçileri harika...
H... Ö... | 27/07/2024
Güvenilir ve hızlı
Mustafa Varol | 12/07/2024
Güvenle alışveriş yapabilirsiniz
SEZGIN MEHMET | 14/01/2024
Böyle bir siteye gerçekten ihtiyaç var
Hayati Sevinir | 12/01/2024
Tavsiye Ürünler
Bir Ashabı Kehf Romanı, Hüzün Yanığı 2, SİNAN YAĞMUR Bir Ashabı Kehf Romanı, Hüzün Yanığı 2, SİNAN YAĞMUR, Hüzün Yanığı 2, Bir Ashab-ı Kehf Romanı sinan yağmur kitabı aşkın gözyaşları son kitabı mağarası dini roman konya satış sipariş, Kapı Yayınları, Edebiyat Roman hüzün yanığı 2 kitabı, kapı yayınları
Bir Ashabı Kehf Romanı, Hüzün Yanığı 2, SİNAN YAĞMUR

Tavsiye Et

*
*
*
IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.