Duman Altı Hayatlar, Yeniden Doğuşun Hikayesi, Elif Öztürk

Duman Altı Hayatlar, Yeniden Doğuşun Hikayesi, Elif Öztürk

Kategori
Barkod
Duman Altı Hayatlar Kitabı
Vitrin Katagorisi
Aynı gün kargo
Duman Altı Hayatlar - Yeniden Doğuşun Hikayesi
Elif Öztürk
"Hiçbir zaman istememiştim yalancı dünyana sığınmayı! Gafil avladın beni! Esaretim oldun, tutsağın oldum.
Özgürlük düşlerken deli gibi kör, karanlık zindanım oldun! Ama kurtuldum."

Yazar: Elif Öztürk
Editör: Eda Bildek
Kapak Tasarım: Emir Tali
Katagori: Edebiyat - Roman
Sayfa Sayısı: 320
Boyut: 14 x 21 cm 
Basım Yeri: İstanbul
Basım Tarihi:  2013
Kapak Türü: Karton Kapak
Kağıt Türü: Kitap Kağıdı
Dili: Türkçe 
Dağıtım: Kitap Takipçileri
Temin Süresi: Aynı gün kargo
www.kitaptakipcileri.com
Hiçbir zaman istememiştim yalancı dünyana sığınmayı! Gafil avladın beni! Esaretim oldun, tutsağın oldum.
Özgürlük düşlerken deli gibi kör, karanlık zindanım oldun! Ama kurtuldum.

Geçte olsa kurtuldum kirli duvarlarından. Kırdım zincirlerimi. Fırlatıp attım kelepçelerimi. Şimdi derimde senden kalan çizikler, yara bere içinde tüm bedenim. İzlerin bana daha da güç veriyor her baktığımda! Toprağa verdiğim sevdiklerim, zindanlarda kalan kirli günahlarım, yitip giden masum çocukluğum, mavi düşlerim hepsi için çelme taktım sana!
www.kitaptakipcileri.com
Seni, senin silahın ile vurdum! Sonunda başardım, şimdi ölü cesedinin üzerinden geçerek aydınlık dünyama doğru koşuyorum. Şuurum açık, yüreğim umut dolu ve ben kuşlar kadar hürüm!...
Dumanlı Hayatalar babasız yetişen bir gencin, kanının kaynadığı dönemlerde zehirle tanışmasını ve bu zehrin damarlarında gezinirken ki esaretini kabullenmeyişinin neticesinde hayatının altüst oluşunu anlatan bir eser. Hiçbir hayat imtihanın kollarından geçmedikçe dirilişin güneşini hissedemeyecektir. TUNA YAYINLARINDAN ÇIKAN VE BİR DİYALİZ HASTASI OLAN ELİF ÖZTÜRK’ÜN BAĞIMLILIĞA MEYDAN OKUYAN ANLATIMI İLE DUMANLI HAYATLAR; GENÇLER İÇİN BİR PUSULA OLACAKKEN AYNI ZAMANDA AİLELERİNİNDE GENÇLERDEKİ DEĞİŞİMLERİ DAHA İYİ TANIMLAMASINI SAĞLAYACAK.                
                          
ATEŞ İLE DANS
www.kitaptakipcileri.com
Vakitsiz bir ışıltı ile girdim onun hayatına. Ben artık yaşadığı hayatın büyük imtihanlarından birine çelme takmış yazgımın güçlü kalbiydim. Doğarken bana verilen elif adımın önce göğe uzanan yanıyla dik, sonra kulluk yanımla imtihan ve daha sonra ismimi tamamlayan fe harfinin merak noktasındaydım. İmtihanımdan sonra yeni bir hayattım. Yeni bir elif! Ne yaşarsam yaşayayım geldiğim noktaya bakılırsa kazananıydım.
O ise yeni bir imtihanın henüz eşiğindeydi. Gözleri kan çanağına dönmüş, çılgın bakışların tesirindeydi. Başı iki elinin arasında tercihlerinin ağırlığından sızlıyordu, belki de çatlıyordu. Yanına oturdum. Bir yabancıya bakar gibi bakıyordu, oysa ben onun imtihanının kelama dönüşecek olmasında aracı olarak seçilmiş kalemdim. Kalemdim, ona bakan suretim de kelamdım aslında.
Uzun uzun anlattı kanına işleyen zehri. Onunla başlayan tanışıklığını... Onu sollayamayan vaktin esiri olan yanını… Kurtuluşu olmayan yollardaymışçasına kıvrandı. Onu yargılayacağımı sandı. Her dinleyen gibi yahut durumuna şahit olmuş diğer kişiler gibi dinleyerek kaçıp gideceğimi, ona acıyarak bakacağımı, bilindik nasihatleri edeceğimi sandı. Oysa ben bir yanımla onun imtihanı ile savaşına şahit olacaktım, öte yanımla yeni ismimin doğuşunu kalem ile nakşedecek tüm evrene duyuracaktım. Anlattıklarının ardından kıstı gözlerini, delice baktı bana. Sonra araladı dudaklarını:
"Gitmiyor musun?” dedi.
"Hayır” dedim.www.kitaptakipcileri.com
Şaşkın baktı gözlerime, gitmiyor olmamdan yana afalladı. "Neden?” dedi. Gülümsedim ona. Derin ve heyecanlı kelamlarım kaynadı kalbimde. Büyük bir istekle araladım dudaklarımı: "Ateş ile dansına şahit olmak için” dedim. "Nasıl yani” dedi, sonra ekledi: "Ateş ile mi?” deyiverdi. Evet, dedim. "Hiçbir yere gitmeyeceğim. Kanına işleyen zehir ile olan dansında yanında olacağım”. Dudak büktü bir anda. Belli ki imtihanı için adım atmaya cesareti, esaretinden kurtulmaya da ümidi yoktu.
Sen, dedim. Bir müddet sustum. Sonra bir çırpıda anlatmaya karar verdim. "Sen yaşadığın esarete hükümlü değilsin. Onu hayatına almaya sen karar verdin. Sonra onunla yol arkadaşı olmaya, gençliğinin kaynayan yanlarında ona sığınmayı sen tercih ettin. Önce sana zararsız göründü. Sonra her acında, her kavganda sana kendini anımsattı. Damarlarına sindi sinsice. Ve sen sandın ki o seni yönetiyor. Hayır, görmüyor musun o senin iraden ile sana hükmediyor. Şimdi dokun damarlarında ki bu asi gezinene ve ona dur de!”
Alnında ter damlaları birikti. Elleri titremeye başladı. Avuçlarının içi terledi.www.kitaptakipcileri.com
Saç diplerine kadar gerildi. Derin derin nefes aldı. Sonra hırsla, aceleci çırpınışlarla aldığı nefesleri verdi. Sesi inanmaya açtı, sesi soru yağmurlarının istilalarındaydı. Çaresizliğinin çırpınışlarında çare arar gibi baktı bana ve bir anda soru verdi: "Başarabilir miyim yani? Yani damarlarımda akan kana işlemiş bu esaretten kurtulabilir miyim? Ona merhaba dediğim gibi elveda diyebilir miyim?”
Yaklaşmıştım ona, onu daha da güçlü adım atacağı savaşa hazırlamak için en tatlı sesim ile cevapladım onu: "Evet, yapabilirsin!” Yapabilirdi elbette, zordu ama isterse imkânsızın dağlarını arşınlayabilirdi. "Peki, sen ne yapacaksın?” dedi. Kalktım oturduğum yerden, tam karşısına geçip diz çöktüm. Zehrin kanına işlediği noktadan süzdüm onu ve fısıldar gibi cevapladım bu kez.
"Seni izleyeceğim, sen anlatacaksın ben seni yazacağım.” Gözbebekleri büyüdü. Omuzları dikleşti.  "Yaşadıklarımı yazmak için mi buradasın yoksa kendin için mi?” dedi. "Aslında senin hakkında yazacağım, senin hayatının üzerinden geçiverecek kalbim ama seni yazarken kendimi de yaşatacağım.” deyiverdim. Umursamadı kendi anlatacaklarının iki hayatı var edecek olmasına şaşırdı.
Elimdeki kaleme baktı. Tahta, odundan yontulmuş yazgısıyla parmaklarımın arasında oynadığım kaleme baktı. "Kurşun kalem!” dedi. Kaldırdım kaşımın birini, "hayır, çok daha fazlası” dedim. "Nasıl yani?” dedi. "Sen kurşun kalemin hikâyesini bilmez misin?” diye sordum.
"Hıh!” dedi. Çöktüğüm yerden ayağa kalktım. Bankta oturan varlığına yanaştım ve tekrar oturdum yanı başına.  Elimdeki kurşun kalemi uzattım ona, aldı ve tuttu parmaklarının arasında. Sonra "Dinle!” dedim. "O gördüğün odundan yontulmuş bir kalem. Senin parmaklarının arasında senin kadar hayattır sayfaların yazgısında. Senin yüreğin kadar seslenir kelamın ışığından” şöyle bir baktı parmaklarının arasında duran sıska kaleme. Sonra hayretle kaldırdı bakışlarını gözlerime "Bu kadar mı?” dedi. "Yetmez mi?” dedim. İkinci kez büktü dudaklarına. Dinle, dedim. Ve anlatmaya başladım kurşun kalemin hikâyesini.
"Ninesini bir hikâye yazarken izleyen çocuk sordu: "Yaşadıklarımız için bir hikâye mi yazıyorsun yoksa benim hakkımda mı?” Ninesi yazmayı kesti ve şöyle dedi: " Aslında senin hakkında yazıyorum, fakat kelimelerden daha önemlisi kullandığım kurşun kalem. Umarım büyüdüğünde sen de bu kurşun kalem gibi olursun.”  Çocuk merakla kurşun kaleme baktı, özel bir kalem gibi görünmüyordu. "Fakat daha önce gördüğüm kurşun kalemler ile aynı” dedi.
Ninesi gülümsedi ona ve dedi ki:
"Bu senin nasıl baktığın ile alakalı. Kurşun kalemin 5 önemli özelliği vardır ki sen onlara sıkıca tutunduğunda ömrün huzur içinde geçecektir.”www.kitaptakipcileri.com
---Birinci özellik; Harika şeyler yapabilirsin ama attığın adımları yönlendiren bir el olduğunu asla unutma. Bizim için bu el Allah’ındır ve her zaman kendi kudretiyle bizi O yönlendirir.
---İkinci özellik; Zaman zaman her ne yazıyorsam durmam ve kalemin ucunu açmam gerekir. Bu kaleme biraz acı çektirse de sonuçta daha sivri olmasını sağlar. Bu yüzden bazı acılara göğüs germeyi öğrenmelisin. Bu acılar seni daha iyi bir insan yapar.
---Üçüncü özellik; Kurşun kalem, yanlış bir şey yazdığında bunu bir silgiyle silmene her zaman olanak tanır. Yaptığımız bir şeyi sonradan düzeltmenin kötü bir şey olmadığını anlamalısın, aksine bu bizi adalet yolunda tutmaya yarayan en önemli şeylerden biridir.
---Dördüncü özellik; Kurşun kalemin en önemli kısmı, kalemin yapıldığı ahşabı ya da dışarı yansıyan sekli değil, içerisinde yer alan kurşunudur. O yüzden her zaman kendi içine bakmalı, en çok onu korumalısın.
---Beşinci özelliği ise her zaman bir iz bırakmasıdır. Aynı şekilde sen de hayatta yaptığın her şeyin bir iz bırakacağını bilmeli ve her hareketinin farkında olmalısın!”  
Hikâye bitmişti. Gözleri ellerindeki kurşun kaleme takılı kalmıştı. Bir müddet susup onu izledim. Sonra kaldırdı efkârlı bakışlarını gözlerime "Benden kurşun kalem mi olmamı istiyorsun?” dedi. Anlamıştı beni, sadece tebessüm ettim. Bu tebessüm onu onayladığımın nişanesiydi. "Sence geç kalmadım mı?” dedi. Sonra kahırla sordu yeniden "yeterince kirlenmedi mi hayatım?” Umutla baktım ona "Kurşun kalem silinebilir özelliğe sahip unuttun mu?” dedim. Bir anda ümitsizliğin kıskacından döndü. "Peki, deneyeceğim.” dedi. Eline uzandım kurşun kalemi yeniden kendi parmaklarımın arasına aldım. Dosyamdan bembeyaz bir parşömen kâğıdı çıkardım. Onun ve benim yaşanmışlıklarımız, benim yaşadıklarıma çelme takmış yanım ve onun yaşadıklarına çelme takmaya aday yanı, bembeyaz parşömen kâğıtları, tatlı bir rüzgâr ve önemsiz gibi duran kurşun kalem başladık ateş ile dansa!
  
Yaslandı arkasına, bir nefes aldı. Sonra başladı anlatmaya…
 
***
Salih, başını secdeden ferah umutlarla kaldırıyordu. Gözlerinden arınış yağmurları boşalıyordu. Onu, merhametle izleyen Mehmet’in güven dolu varlığını dahi unutarak teslim oluyordu Rabbine! Dudaklarından sıcacık dualar kanatlanıyordu gökyüzüne. İçinde kuşlar havalanıyordu. Çizgi çekiyordu tüm günahkâr günlerine. Temiz bir sayfa açıyordu düşlerinde.www.kitaptakipcileri.com
Ceyda’nın masum gülüşlerinde sızlıyordu yüreği. Bir aşkın çarpıntısı, damarlarına doğru akan zehrin zalimliğinde yok olmuştu. "Bir daha asla, asla!” diyordu. "Ne aşkımı ne ömrünün geri kalanını beyaz yüzlü toz tebessümlere feda etmeyeceğim.” diyordu. Mehmet’in yanında bir elif gibi dik duran varlığına sokularak, Ahmet’i hatırlıyordu. Onun toprak olan bedenine huzur diliyordu. Gözlerini kapatıp, o ilk isyan dolu esişinin ardından Ahmet’in ona unutuş bileti olarak sunduğu hapların varlığına uzanıyordu hafızasında.
 
"Ahh, ömrümün ve masumiyetimin ipini çektiğim an!” diyerek hayıflanıyordu. Ahmet’in sesi yankılanıyordu kalbinde "Al şunu oğlum, uçacaksın, kuşlar kadar hür olacaksın.” Neden içmişti ki, neden uzanmıştı ki elleri bu davetkâr çağrıya!” Şimdi secdenin dost ve huzur dolu kollarında geçmiş ile bu gün arasında gidip gelirken varlığı, şuan aynı teklif olsaydı hiç dokunur muydu ellerim celladıma diye soruyordu kendi kendine. Sonra yanık bir acı ile cevaplıyordu yüreğine vuran soruyu "Hayır!”…
 
Bir anda arkadaşının yüzüne bakarak ağlayışlarla haykırıyor:
 
"Mehmet ben o gün, haplarla o sefil tanışıklığımızın olduğu gün değil; asıl şimdi kuşlar kadar hürüm. Anlıyor musun, bak kopardım boynumdaki esaret zincirlerini. Beni kendine bağladığı urganları söktüm damarlarımdan. Ona feda ettiğim onca şeye rağmen ben artık yendim onu, görüyor musun?” diyerek keyifleniyordu.
 www.kitaptakipcileri.com
Birlikte minarelerinden kuşlar havalanan camiden sokaklara atıyorlardı kendilerini. Yarınlar için ümit çiçekleri ekiyorlardı kalplerine. Mehmet, arkadaşını kurtarmış olmasının ferahlığı ile arınışlar yaşarken, Salih’in içinde bir yanı ile geleceği için doğan güneşin ışıltılarını hissediyor diğer yanıyla da kendisini babasız büyüten annesine dairde sevinçler büyüyordu.
 
Yepyeni bir gün başlıyordu ruhlarında. Taptaze bir bahar vardı artık ömür bahçelerinde. Bir anda güneşin varlığına rağmen tatlı, serin bir yağmur boşalmaya başladı üzerlerine. Deli gibi ıslanan varlıklarının arasında, ellerini olabildiğince açarak yağmurun altında tüm evrene bağırmaya başlıyordu Salih.
 
Hey duyuyor musun beni, kahrolası eroin! Seni yendim. Kabul et artık, beni de alamadın karanlık yokluklarına. Sana daha fazla can vermeyeceğim! Acımasızca, en sevdiğimin ellerinden yayılmıştın hücrelerime! Asiliğimin, yoksulluğumun, mutsuzluğumun kollarında yakalamış ve bana özgürlük, keyifli bir yolculuk vaat ederek sokulmuştun hayatıma! Ne zaman öfkeden çıldırsam, bana kendini işaret ettirmiştin! Duy, aslında hiçbir zaman seni sevmemiştim! Hiçbir zaman istememiştim yalancı dünyana sığınmayı! Gafil avladın beni! Esaretim oldun, tutsağın oldum.
 www.kitaptakipcileri.com
Özgürlük düşlerken deli gibi kör, karanlık zindanım oldun! Ama kurtuldum.
 
Geçte olsa kurtuldum kirli duvarlarından. Kırdım zincirlerimi. Fırlatıp attım kelepçelerimi. Şimdi derimde senden kalan çizikler, yara bere içinde tüm bedenim. İzlerin bana daha da güç veriyor her baktığımda! Toprağa verdiğim sevdiklerim, zindanlarda kalan kirli günahlarım, yitip giden masum çocukluğum, mavi düşlerim hepsi için çelme taktım sana!
 
Bana güç veren neydi biliyor musun, beni sana çağırırken ki kullandığın silahın! Yani özgürlüğüm! Özgürlüğüm için kırdım zincirlerimi! Artık bana yalancı düşler içinde kurduğun dünyanın hayali kahramanlarına, kafa tutmuyorum! Bak, karşında sana dikleniyorum! Benden aldığın her şeye inat ayaktayım, karşındayım!
 
Seni, senin silahın ile vurdum! Sonunda başardım, şimdi ölü cesedinin üzerinden geçerek aydınlık dünyama doğru koşuyorum. Şuurum açık, yüreğim umut dolu ve ben kuşlar kadar hürüm!
 
Başardım, sonunda başardım!
 www.kitaptakipcileri.com
Yağmurun çılgınlığı arasında haykırışları yankılanıyordu evrende. Artık kuşlar kadar hürdü. İçlerindeki sevincin kıvrımları ile Ankara’nın gölgesindeki bir parkın içine doğru kıvrıldılar. Kendilerini ıslak çimenlerin üzerine bıraktılar. İkisi de sonsuz bir ferahlamanın tesirindeydiler. Salih, can arkadaşı Mehmet’e dönerek "Keşke bu kurtuluşuma Ceyda da şahit olabilseydi” dedi. Mehmet’in yüzünde huzurun tarifsiz resmi vardı. "Kim bilir belki o da olur” derken içinde onların kavuşmasına dair dualar ayaklanıyordu.
 
Mehmet, Salih’e " Takma kafana, her şey güzel olacak dosttum” derken gülümsüyordu. Bir anda içli ve tok bir sesle bir şiir okumaya başladı:
 
" Tahir olmakta ayıp değil, Zühre olmakta
Hatta sevda yüzünden ölmekte ayıp değil;
Bütün iş Tahir ile Zühre olabilmekte yani; yürekte!
Mesela bir barikatta dövüşerek,
Mesela Kuzey Kutbunu keşfe giderken,
Mesela denerken damarlarında bir serumu ölmek ayıp olur mu?
Tahir olmakta ayıp değil; Zühre olmakta
Hatta sevda yüzünden ölmekte ayıp değil!
Seversin Dünya’yı doludizgin ama o bunun farkında değildir.
Ayrılmak istemezsin Dünyadan ama o senden ayrılacaktır.
Yani sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahir’i Zühre sevmeseydi yahut hiç sevmeseydi,
Tahir ne kaybederdi Tahir’ liginden?
Tahir olmakta ayıp değil;
Zühre olmakta!
Hatta sevda yüzünden ölmekte ayıp değil!”
 www.kitaptakipcileri.com
Mehmet son Mısra’yı fısıldarken, Salih’in gözlerinin önünden tüm fedakârlığı ve gülen bakışları ile Ceyda süzülüyordu. Salih’in kalbindeki aşk, Nazım’ın mısralarında hayat buluyordu. Salih haykırıyordu: "Sevda için ölmekte ayıp değil!”www.kitaptakipcileri.com
Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!
Ürün hakkında henüz soru sorulmamış.
Bu ürünün fiyat bilgisi, resim, ürün açıklamalarında ve diğer konularda yetersiz gördüğünüz noktaları öneri formunu kullanarak tarafımıza iletebilirsiniz.
Görüş ve önerileriniz için teşekkür ederiz.
Güvenilir, ürünleri değerli ve kaliteli. 4-5 yıldır alışveriş yaptığım ve memnun kaldığım alışveriş sitesi. Güvenle herkese tavsiye ederim.
B... G... | 18/10/2024
Çok hızlı ve sağlam bir şekilde elime ulaştı.Çok teşekkürler
S... B... | 27/09/2024
Kitapları çok beğendim, kargo da çok özenli idi . Arkadaşım da sipariş verecek. Çok teşekkür ederim.
Canan Çatal | 26/09/2024
Çok İyi, sorun yok
fatih arı | 25/09/2024
sagolun
bilal kızılırmak | 08/08/2024
Aliveris icin tek adres kolayliklari sorunda sorunuz karsinda ulasabiliyorsunuz sorunsuz siparis verebiliyorsunuz
k... ö... | 01/08/2024
Kitap takipçileri harika...
H... Ö... | 27/07/2024
Güvenilir ve hızlı
Mustafa Varol | 12/07/2024
Güvenle alışveriş yapabilirsiniz
SEZGIN MEHMET | 14/01/2024
Böyle bir siteye gerçekten ihtiyaç var
Hayati Sevinir | 12/01/2024
Duman Altı Hayatlar, Yeniden Doğuşun Hikayesi, Elif Öztürk Duman Altı Hayatlar, Yeniden Doğuşun Hikayesi, Elif Öztürk, Duman Altı Hayatlar - Yeniden Doğuşun Hikayesi, Elif Öztürk, ''Hiçbir zaman istememiştim yalancı dünyana sığınmayı! Gafil avladın beni! Esaretim oldun, tutsağın oldum., Özgürlük düşlerken deli gibi kör, karanlık zindanım oldun! Ama kurtuldum.'', duman altı hayatlar, duman altı ne demek, duman altı sözler,, duman altı hayatlar özet, duman altı gönlüm fena video izle, duman altı gönlüm fena video indir, duman altı olmak,,uyuşturucunun zararları, uyuşturucu çeşitleri, uyuşturucu nedir, uyuşturucu kullanan nasıl anlaşılır, uyuşturucu operasyonu, uyuşturucu filmleri, uyuşturucu maddeler, uyuşturucu isimleri,, Uğur Tuna Yayınları, Edebiyat Roman Duman Altı Hayatlar Kitabı
Duman Altı Hayatlar, Yeniden Doğuşun Hikayesi, Elif Öztürk

Tavsiye Et

*
*
*
IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.