Fıtrat Pedagojisi, Adetlerle Değil Ayetlerle Çocuk Eğitimi, HATİCE KÜBRA TONGAR
Kategori
Yayınevi
Barkod
hayy yayınları - fıtrat pedagojisi 1
Yazar
Vitrin Katagorisi
241,92 ₺
Fıtrat Pedagojisi, Adetlerle Değil Ayetlerle Çocuk Eğitimi, Hatice Kübra Tongar
"Kur’an’ı Kerim’i hayatınızın süsü yapıp duvara mı astınız? Allah’ın yarattığı, farklı fıtratlarla boyadığı ve emanetçiliğinize bıraktığı evlatlarınızın fıtrat programını, yine o fıtratı yazan Kudretin kaleminden okumaktan geri mi duruyorsunuz? 1400 yıl öncesinden parlayan sünnetin düsturlarından haberdar değil misiniz? Modern pedagogların çoğu zaman birbiriyle çelişen sözlerini, hakikatten uzak âdetleri kanun saymayı maharet bilirken, "asıl kanunu” yok saydığınızın farkında mısınız? Öyleyse, satırdan ve sadırdan okuyarak başlayacağınız ebeveynlik yolunun her bir durağında Rabbimizin yardımını dilemenin, Kur’an ayetlerinin yorumlarını ve asrısaadete doğru açılan kapıdan günümüze süzülen menkıbelerle hadisi şerifleri okumanın tam zamanıdır! Nasr ‘yardım’ demektir… Allah’ın kuluna ettiği yardım… Bu kitabın her bir satırı çocuk eğitimine ayet penceresinden bakmaya çalışırken, aynı zamanda bu yolda durmaya çalışan anne-babaların ‘yardım çağrısı’ hükmünde kaleme alındı. Zira Müslüman’ın görevi bilmek ve ifa etmektir ama hem bilmek hem ifa edebilecek iradeyi gösterebilmek ancak yüceler yücesi Allah’ın yardımıyla mümkün olabilir.
Yazar: Hatice Kübra Tongar
Kapak Tasarım: Latif Çetinkaya
Katagori: Dini Çoçuk Eğitimi
Sayfa Sayısı: 176
Boyut: 14 x 21 cm
Basım Yeri: İstanbul
Basım Tarihi: 2015
Kapak Türü: Karton Kapak
Kağıt Türü: Kitap Kağıdı
Dili: Türkçe
Dağıtım: Kitap Takipçileri
Temin Süresi: Aynı gün kargo
SİTE: www.kitaptakipcileri.com
Hatice Kübra Tongar, Fıtrat Pedagojisi kitabında anneleri ‘adet’ okumasından çıkarıp, ‘ayetleri’ rehber kılan bir pedagoji anlayışına davet ediyor. Bizler de iki çocuk annesi yazarla Fıtrat Pedagojisini konuştuk…
İnternet, televizyon, sosyal medya üçgeni bilgiyi kolay ulaşılır kılarken ‘bilgi kirliliği’ tanımını da çağımız insanına armağan etmiş oldu. Hangi uzman ne önermiş, neyi tavsiye edip nelerden men etmiş arayışına düşen anne-babalar, bu kirlilik içinde ‘doğru bilgi hangisi?’ sorusuyla baş başa kaldılar.
İşte bu süreçten nasıl çıkarız, bilimin doğru yüzünü nasıl anlarız ve hayatlarımıza nasıl alırız sorusunun cevabını tek bir kelimeyle açıklayan bir kitap var elimizde; Fıtrat Pedagojisi...
Fıtrat Pedagojisi kitabı ‘Adetlerle değil Ayetlerle çocuk eğitimi’ alt başlığıyla okuruyla buluştu. Adetler ayetlere ters mi ki bu başlığı tercih ettiniz?
Aslında bu projenin hayata geçme niyeti bu sorunun cevabıyla şekilleniyor. Zira adetlerimiz ayetlere ters mi, değil mi bilebilmek için öncelikle ayetleri bilmemiz gerekiyor. Oysa bizler bilim şunu dedi, o pedagog bunu önerdi kabulüyle yol almaya çalışan ebeveynleriz çoğu zaman. Hâlbuki bilim kendini yalanlayan bir sistemdir. Yıllar içinde kabulleri, gerçekleri değişir. Bundan 10 yıl öncenin ‘muhakkak’ ları, bugünün ‘belki’ lerine ve yarının ‘yanlış’ larına dönüşebilir.
Bu bağlamda her anne-babanın kendine ulaşan bilgiyi test edebilecek bir zihin sistematiğine gelmesi gerekir. Bu da Kur’an-ı Kerim’dir. Zira Kur’an kıyamete kadar özünü koruyabilecek, manaları değişmeyecek tek kaynaktır. Ayrıca basit bir aleti bile onu yapanın kılavuzuna bakarak kullanırken; insanı okumak için onu yaratanın (cc) cümlelerine sığınmaktan daha doğal ne olabilir ki?
Bir yandan pedagojinin gelir geçerliğinden bahsediyorken, diğer yandan kitabın ismi neden Fıtrat Pedagojisi koydunuz?
Burada problem olan kısım pedagoji kısmı değil aslında... Zira pedagoji çocuk bilimi demek... Bu bağlamda çocuğu bilmeye çalışmanın bir zararı olmadığı gibi bilakis murat edilen şey de budur zaten.
Lakin günümüzde pedagoji kavramının başına koyduğumuz Doğu, Batı, A Pedagoji, B Pedagoji tanımları sorunlu bir kapı aralıyor. Zira böylesi tanımlar kültürlerin bir uzantısı olarak nakledildiği ve kişinin yaşadığı coğrafyanın etkileriyle harmanlandığı için gelir geçer ve subjektif oluyor. Oysa pedagojiye 'fıtrat' kapısı açtığınızda, bilgilerinizi bilimle değil ayetlerle beslediğinizde, o vakit dünya durdukça geçerliliğini yitirmeyecek tek kaynaktan işin özüne inmeye ve anlamaya başlıyorsunuz. Çocuğunuzu bilme sürecinizi, onu yaratanın (cc) bilmenizi murat ettiği şekliyle sürdürüyorsunuz.
Sizin anne gözlüğü takarak Kur’an’ın satırlarında yol alışınız nasıl başladı?
Aslında büyük bir mahcubiyetle başladı. Zira ben dindar bir ailenin, imam hatipte okumuş, Kur’an kursundan ihtisas eğitimi almış, sonrasında ilk lisansını ilahiyat üzerine yapmış bir evladıydım ama Kur’an okumak anlamak niyetiyle değil, hatim yapmak ve yüzünden okumak olarak şekillenmiş bir şeydi hayatımda. Sonra bir gün şunu fark ettim; iyi bir kitap okuru olarak hiçbir kitabı anlamamak için okumuyordum ama hayat kitabım olan Kur’an’la kurduğum ilişki anlamamak üzerine kurgulanmıştı. Bu mahcubiyet beni gerçek anlamda Kur’an’la tanıştırdı. Böylelikle temelde bir kul olarak, sonrasında bir eş ve anne olarak ‘Rabbim ne demiş, neyi murat etmiş?’ sorusu ve niyetiyle yol almaya başladım.
ANNELİK,KENDİNİ KEŞFETMEKTİR
Peki, bu soruyu sormak anneliğinizde neyi değiştirdi?
Öncelikle çocuğumu okumayı öğretti. Zira empirizmin bahsettiği gibi çocuklar dünyaya yazılması ebeveynin inisiyatifinde olan boş levhalar olarak gelmezler. Zaten kendini yazan kudretin (cc) satırlarından okunmak için gelirler. Lakin pek çok ebeveyn çocuğunun sayfalarını yazma telaşıyla, okumadığı bir kitabın yazarlığına talip olur. Çocuk eğitiminin -yalnız ve yalnız- kendi eliyle yol alacağını düşünür.
Oysa vahye muhatap olmaya başladığınızda görürsünüz ki, çocuğunuzun bir fıtratı var ve siz hiçbir şeyi sıfırdan yapmıyorsunuz. Sadece fıtratın yolunu bulması için çocuğunuzu okumayı öğreniyorsunuz. Ona uygun ortamlar hazırlıyorsunuz. Bu duruş, günümüz bilgi çağının ebeveyne dayattığı mükemmellik iddiasını da, üst sınırlara varan kaygıyı da silip süpüren bir şey… Kaygıdan arındığınızda, teslim olmayı ve fıtrata güvenmeyi öğrendiğinizde ise, çocuğunuzla birlikte huzur ve sükûnet içinde hayata akmaya başlıyorsunuz.
Siz kaygıyı bilgi çağına pay ettiniz ama çocukluktan getirdiğimiz kaygılarımız ve yaralarımız da var. Bu yaralar da fıtrî anneliğe engel olmuyor mu?
Bu soru pek çok ebeveynin sorusu ve sorunu aslında… Pek çok kişi ‘madem anne-baba olmak fıtratın bir çağrısı, neden bu kadar zorlanıyoruz’ sorusunu soruyor. Bu noktada şunu bilmeliyiz ki, bizi zorlayan şey annelik, babalık ya da çocuğumuzun yaramazlıkları (!) değil; fıtrat programımıza eklemlenen ‘hatalı’ yazılımlardır. Örneğin; çocukluğumuzda mesafeli, sevgisini göstermeyen bir annenin çocuğu olarak sevgi açığıyla büyüdüysek, yetişkinlik yıllarına bu gerçeği ‘kimseden sevgi bekleme, kimseye güvenme, sevgini sınırsızca verme’ gibi yanlış inanışlarla taşıyabiliyoruz. Ama bu tanım fıtrattaki sevgi mayasına ters olduğu için huzursuzluk yaşıyoruz. Kendi evladımıza dilediğimiz gibi sevgi gösterememenin azabını duyuyoruz. Bu da anneliği bizim için zor kılıyor.
Oysa her anne, annelik eşiğini zaaflarının ve yaralarının farkına varmak için bir milat kabul etse ve bu yaraları fıtratın gerçeğinden ayırma cesaretini gösterse, ebeveynliği zorlaştıran virüslerden de arınmış olacaktır. Kendi fıtratına döndükçe doğal ve fıtrî anneliğin tadına varacaktır.
AZ YİYEN ÇOCUK MAKBULDÜR!
Adetlerin ayetlerle çeliştiği konuların başında beslenme geliyor sanıyorum. Zira biz çok yiyen çocuğu makbul sayarken, siz az yiyen çocuk makbuldür diyorsunuz. Bunun nedeni nedir?
Beslenme başlığı toplumsal olarak kabul gören prestij alanlarımızın başında geliyor. Ev hanımı, eş, anne gibi pek çok rolümüzü beslenme başlığında şekillendiriyoruz. İyi pastalar, börekler yapıyorsak ‘iyi ev hanımı’, eşimiz kilo almışsa ‘ilgili eş’, çocuğumuz tombulsa ‘iyi anne’ madalyası alıyoruz.
Oysa Rabbimiz Muhammed Suresi’nde cehennem ehlini tarif ederken ‘hayvanların yediği gibi durmadan yerler’ ibaresini kullanıyor. Bu ifade bence herkesin üzerine düşünmesi gereken bir tanım… Zira yalancı, zani, müşrik gibi pek çok şey söyleyebilecekken, yemekte aşırı gitme halini cehennem ehli olmaya sebep gösteren bir tanım bu... Bu nedenle bizler de Fıtrat Pedagojisi kitabında çok yemenin ve yedirmenin değil, bilakis, az yemenin önemine vurgu yapıyoruz.
Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!
Ürün hakkında henüz soru sorulmamış.
Güzel
E... Z... | 22/11/2024
Güvenilir, ürünleri değerli ve kaliteli. 4-5 yıldır alışveriş yaptığım ve memnun kaldığım alışveriş sitesi. Güvenle herkese tavsiye ederim.
B... G... | 18/10/2024
Çok hızlı ve sağlam bir şekilde elime ulaştı.Çok teşekkürler
S... B... | 27/09/2024
Kitapları çok beğendim, kargo da çok özenli idi . Arkadaşım da sipariş verecek. Çok teşekkür ederim.
Canan Çatal | 26/09/2024
Çok İyi, sorun yok
fatih arı | 25/09/2024
sagolun
bilal kızılırmak | 08/08/2024
Aliveris icin tek adres kolayliklari sorunda sorunuz karsinda ulasabiliyorsunuz sorunsuz siparis verebiliyorsunuz
k... ö... | 01/08/2024
Kitap takipçileri harika...
H... Ö... | 27/07/2024
Güvenilir ve hızlı
Mustafa Varol | 12/07/2024
Güvenle alışveriş yapabilirsiniz
SEZGIN MEHMET | 14/01/2024
Tavsiye Ürünler