Hak Dost Sohbetleri Şeyh Nazım Kıbrısi, 3 Kitap Takım
Kategori
Yayınevi
Barkod
hakdost sohbetleri 3 cilt
806,40 ₺
Hak Dost Sohbetleri - Şeyh Nazım Kıbrısi - 3 Kitap Toplam 639 Sayfa
Yazar: Şeyh Nazım Kıbrısi
Kitap Sayısı: 3
Sayfa Sayısı: 639
Boyut: 14 x 21 cm
Basım Yeri: İstanbul
Kapak Türü: Karton Kapak
Kağıt Türü: İthal Kağıt
Dili: Türkçe
Dağıtım: Kitap Takipçileri
Temin Süresi: Aynı gün kargo
Kitaptan bir bölüm:
Şâh- ı Nakşibendi Hz.’leri(kuddise sırruhu) buyurmuşlardır ki;
"Bizim yolumuz sohbetle dâimdir,hayır da cemiyetle beraberdir.”
Bizde büyüklere tâbi olalım. Tâbi olmak şereftir. İtaat üzerine kimse olur lâkin itaat edişte
muhabbet her zaman şart değildir. Çünkü insan sevmeden de itaat eder. İttiba ise muhabbetle
olur. Alıştırılmış kuzu sahibinin arkasından gider. Keçiyi bağlarsan seni helâk eder,bir yerden bir
yere zorla gelir. Bir kimseyi zorla itaat ettirmek makbûl bir şey değildir,lâkin bir kimsenin
arkasına sevgiyle bağlanıp düşerse onda hem şeref hemde fazîlet vardır. Onun için ittiba, tarîkat
sahiplerinde birinci esastır. Tarîkata giren kimse şeyhine tâbi olur,sever ve arkasından gider.
Sevmeyen zaten bırakacaktır.
Estağfirullah ve recatü illallah,meded yâ sultanul evliyâ meded yâ ricalallah
Bir kimse dua ederken;Bizi nasihat kabul edenlerden eylesin demese zayıflar,gider. Kemâle
ermeden giden kimseler,onlar maksada ve gayeye erişmeden,vakitsiz ağaçtan düşen meyveler
gibi zibil olur, düşer.Ağacın üstünde olan gelişen meyve makbûl olur. İnsanların çoğu o kemâle
ermeden dünyadan gider,pek azı olgunlaşır. Kişi elbetteki durduğu yerde olgunlaşmaz.
Hurmaları misâl verecek olursak; kimi hurma ağaçta olur, kimi hurmayı indirir buzluğa koyar,
kimi fırına koyar ,kimi soyar ateşe atar veya sirkeye batırır. Ham olan hurma çeşit türlü
muameleye tâbi tutulur. Bir de kendi kendine ballanan olgun hurma vardır;yediğinde hem
zevk,hem kuvvet,hem de keyif alırsın. Ham hurma yersen ağzını burar,boğazını kurutur ve belki
boğmacaya tutturur. Yutamazsın, boğazın açılsın diye üzerine su içmek istersin . Ham hurma ile
olgun hurma arasındaki fark budur.
İnsanı kâmil; balçık olmuş olan hurmaya benzer,kâmil olmayan ham hurma hazm olunmaz.
İnsanlarda çeşitlidir yani cins cinstir. Cinsine göre o kimse kemâle erer. Her insan tatlı hurmayı
sever,tatlı hurmayı reddeden bulunmaz. Bunun gibi kâmil insanlar herkes tarafından kabul
edilir. Kâmil insanları kabul etmeyen ham insanlardır.
Mesnevî’den
Meâl e’mâli zâhirle bir insan,gece gündüz ibâdet etse her an
Oruç tutsa dâhi çok hayru ihsan,bulur vuslat sene dörtyüzde ey cân
Aman mürşid bulup Hakk’a gidelim,cemalî bâ kemâle seyr idelim
***
Eğer dersen bize mürşit ne hâcet,cevap oldur birinci buda sünnet
Ebûbekir ile ashâba inâyet,Habîbullah idüp tê’limi vuslet
Hemen kâmil mürşidi bul Hakk’a gidelim,cemâli bâ kemâle seyr idelim
***
Muhammed kâfidir dirsen muazzam,ya sıddıktan niçin sêlman muallêm
Dâhi câfer ki kasımdan mükerrem,Cüneyd-û Şibli hep böyle müsellêm
Gerek mürşid bize Hakk’a gidelim,cemâli bâ kemâle seyr idelim
Mevlâna Celâleddîni Rûmi Hz.’lerinin âhirete intikal ettiği Şeb-î Aruz gecesine aynı zamanda
leyletül zifaf,leyletül vuslatda derler. Şeb-î Aruzun mânâsı,güveyin gelinle buluştuğu gece yani
düğün gecesidir. Onun için;
---benim cenâzemde kimse ağlamasın,benim en refahlı günüm bugün
demiştir. Güveyi gelinin yanına götürürken insan ağlamaz bilakis ferahla götürür. Onu götüren
insanlar def vuraraktan ve neyle gittiler. Kâmil insan bütün insanlığın malıdır. Mevlâna
Hz.’lerini bazı hasta ruhlu kimselerin dışında herkes sever. Çünkü bir kimse kendisini herkese
sevdiremez. Sevende olur,sevmeyende olur. Hz. Mevlânanın kendi asrında aklı kısa kimseler
vardı ki onun hâl ve şânına,getirdiği ilme aklı ermediğinden dolayı itiraz etmişlerdi. Onun
hareketini tenkit eden ve onu beğenmeyen kendini beğenmişler o zamanda vardı. Belki şimdide bulunabilir. Lâkin küfür dünyasında bugün Mevlâna, onların şark kültürünün içerisinde seçip
aldıkları bir yıdızdır. Anne Maria Schimmel*;onbeş lisan bilen bir hatun kişidir, hânesine bizi
davet edip,bizimle görüştü,bize ikrâm eyledi ve bize saray Türkçesiyle konuştu;
--- kendi lîsanımdan fazla bu saray insanlarının Türkçesini,Osmanlıcayı seviyorum
dedi. Kendisinin ana lîsânı almanca olmasına rağmen konuştuğu Türkçe ise eski İstanbul
hanımefendileri gibiydi,edebide öyle eski edebimiz. Edebimiz avrupaya misâl olmuştu,şimdi
edepsizliğimiz dâr-ı misâl olmuş. Hiç şüphesiz o hanımın hânesine girdiğinizde,eski
yalılarımızda veya eski konaklarımızda yaşayan Osmanlı kültürü görülür;kullandığı
eşyalar,duvarlardaki Osmanlıya ait kaligrafiler, tezhimatlar, hüsnü hat ve güzel yazılı levhalarla
süslenmiş. Onun belki yüzden fazla eseri var ve içlerinde Mevlâna Hz.’lerinin yazdığı
Nesnevî’nin nazım ile şiir halinde tercümesi de var..(*Anne Maria Schimmel,İslâm üzerine
yazılmış eserleri ve çevirileriyle,tasavvufu dünyaya tanıtan ünlü bir şahsiyettir.doğ:1922)
Bir de Fransa’da yine bir muharrire,müdakkike bir hatun kişi görmüştüm bu hanım da o hanım
gibi yaşlı,o da Nesnevî’yi Fransızcaya döndüren,duyarak çeviren kimselerden biriydi. Onu
demek isteriz ki; Avrupanın hemen her dilinde Nesnevî-i şerifin şerh edilmiş tercümesi vardır.
Osmanlı İmparatorluğunun yediyüzüncü yıldönümü münâsebetiyle Papa II Jean Paul bile Şeb-î
Aruz töreni için bir beyanname,bir mesaj yayınladı. Kendi hristiyan dünyasına;Mevlâna
Celâleddîni Rûmi Hz.’lerini sevdiğini, saydığını, fikirlerine iştirak ettiğine dair gayet
hürmetkârane,takdir edecek sûrette bir mesaj verdi,
---papa, Mevlâna hz.lerinin fikrine saygı gösteriyor da neden Efendimiz s.a.v.’in
büyüklüğünü müşahade edemiyor?
Mevlâna Hz.’lerinin müşahade edilebilen kemâl vasıfları onların kalplerini çeker,İnsan-ı Kâmil
makamına yetiştiği için o kemâlâtı görünür. Buna misâl olarak; Ay görünür ama aydan ileride
daha büyük yıldızlar vardır. Ayı mütâla eden yâni ayı gören kabul eder ama daha ileride,ondan
milyarlarca defa büyük yıldızları göremediği için bir şey söyleyemiyor.
Elbette Peygamber Efendimizin ulu şânı insanoğlunun idrâkının ötesindedir. Hatta idrâkimizin
ufkunun ötesindedir. Efendimiz s.a.v.’i kabul etmeye zorlanıyor da,Mevlâna Celaleddin Hz.’erini
kabule zorlanmıyor. Onu seviyor ve ondaki kemâlatı mütâla edebiliyor. Ayı görüyoruz lâkin ne
kadar büyük teleskop olsa bizim galaksimizin,kerkeşanımızın içinde seyreden,akıp giden,uçup
gideni tesbit edip görmeye imkân yoktur. Aydan müteessir olup o muazzam büyük yıldızdan
olmamak anlayışsızlıktır.
Mevlâna Rûmî Hz.’leri, Peygamber Efendimizin semâsında bir yıldızdır. Semâ ise Efendimiz
s.a.v.’dir. Semâ, gece karanlıkta olduğundan veya gündüz ışıktan farkedilmediğinden görünmez.
Demek ki kâmil insanı herkes kabul eder,reddetmez. Kemâl insanı cezbeder. İşte Mevlâna
Celâleddîni Rûmî Hz.’leri bugün dünya üzerinde üzerinde kendisini kabul ettirmiş bir
veliyullahtır,batılıların nazarında büyük bir mutasavvıf, başkalarının nazarında kibârı meşâyıhtan
büyük bir şeyhtir, keşfi kerâmet sahibi olan bir zattır,bu sıfatlarla bilinir ve insanların kalpleri
ona akar. Dediğimiz gibi aklı kısa,fehmi az ve anlayışı kıt olanlar anlamadığında yanlış yola
döndürür,yanlış anlar ve yanlış hükme varır. Yanlış hüküm yanlık anlayıştan ileri gelir. İşin
hakikatini,aklınızı kullanarak öğrenip, bilmek Cenâb-ı Hak’kın emridir. O emir uygulandığında,
o zaman doğru ve değişmez olan hakikate size idrak verilir. Yanlış anlama insanı hakikatten
uzaklaştırır. Doğru anladığı vakitte hakikate gider.
Mâlesef bu zamanın insanında doğru bakış olmadığı için doğru anlayış yoktur. Doğru anlayışı
olmayan kimse muhakkak yanılır. Günümüzün insanı İslâma ve İslâmın getirdiği hakikatlere
yanlış bakmaktadır. Yanlış bakınca herşey yanlış anlaşılıyor ve çarpık gösterildiğinde insanlar
kaçıyor.Yanlış bakış yanlış anlayışı getirir. Yanlış anlayış insanı şaşırtır ve gayeden saptırır.
Hasefini kaybettirir ve şahsiyetsiz kalır. Iskarta veya moloz kâbilinden toplanıp zibilliğe çöplüğe
atılırlar.
Mevlâna Celâleddini Rûmî ve onun gibi ne kadar Evliyâullah varsa İslâmı doğru anlamışlar ve
İslâm hakkında doğru söylemişlerdir. Onları ve onların getirdiğini İslâmdan uzak olan biri kabul ettiğinde,bizim yanımızda müslüman sayılır.Kabul etmeyen kimse ise İslâmdan ve onun
hakikatinden uzak kalır. Herşeyin bir hakikati vardır. İslâmında hakikati vardır ve bu günkü
günde insanlık, İslâmın hakikatini aramaktan ziyâde hazırda yaşayan müslümanların görünüşüne
ve hallerine bakıp yanlış hükme varmaktadır. Günümüzde yaşayan müslümanlara bakmak zaten
yanlıştır. Çünkü bu günkü müslümanlar ismi ile müslümandır,İslâmı temsil eden müslümanlar
katiyen değildir. Bir müslümanın İslâmı en azından görünüşüyle temsil etmesi gerekir.
Günümüzün müslümanları İslâmi görünüşe muhaliftirler yanî karşıdırlar.
O da şudur; İslâm ve Sünnet üzerine kadın veya erkek görünce,onları itham ederler,onları
yanlış görürler ve onları kötülerler. Demekki müslümanlar bizzat İslâmi görünüşe karşıdırlar.
İslâmi görünüşe karşı durmak,İslâmı ters anladıklarına delalettir. Elbetteki müslümanların
kendilerine has olan vasıfları vardır ve onları gözetmeleri gerekir. İslâm bizim gurur
duyacağımız yüce dînimizdir;her cihetiyle mükemmeldir ve her tâlimatı yerindedir. Bineânaleyh
biz İslâmi görünüşümüzü gittiğimiz ve gezdiğimiz yerlerde takdim edip,taviz vermediğimizde
tam not alırız. Müslümanlığa bakışımız demek ki doğrudur,çünkü İslâma doğru bakan İslâmın
getirdiği her şeyi doğru görür. İslâmın görünüşünü yanlış gören islâmı yanlış anlar. Bu zamanda
imamların hepsi camilerde İslâm görünüşünü bırakıp dışarıya cazgır heyetinde çıkmaktadır.
---niçin İslâmi görünüşü camilere hapsettik? Kim hapsettirdi bize bunu?
---dışarıda yasak
---niye yasak olsun?
İçimiz söylemiyor ama İslâmi görünüşü biz yadırgadık. İsâlmı her şeyiyle kabul edip,İslâma
yanlış bakmamalısın;
---İslâmın herşeyi güzeldir ve mükemmeldir,küfrün herşeyi eksikir ve çirkindir
demelisin. Küfrün her şeyi her adeti çirkindir. Onlar kadınlaşmaya ve kısırlaşmaya doğru giden
küfür erbâbı milletlerdir. Erkeksen erkek sıfatında olmalısın. Kadın ve erkek müsâvi olamaz.
Kadın erkekle müsâvi olduğunda;kadın erkek olur,erkek kadın olur. Erkekleri
kadınlaştırarak,kadınları da erkekleştirerek müsâvi yapamazlar. İslâmda erkek, erkekliğini
bilmeli,kadında kadınlığını bilmelidir. Erkek erkekliğiyle iftihar etmeli, kadın kadınlığıyla
övünmelidir. Kadın erkek olayım diye temenni etmemelidir. Erkek de kadın olmayı temenni
etmemelidir. Her cins, Allah kendisini ne yönde yarattıysa o ona sevgili ve hoş gelecektir.
Avrupa medeniyeti denilen medeniyet;insanları yaratıldıkları hususun dışına çıkarmaya çalışan
pis bir nizamdır. Onun için İslâm geliyor. Dünya islâma evet deyinceye kadar kurtulamaz.
Türklerde islâma evet deyinceye kadar onlar da kurtulamaz.
17 aralık 1996 (Şeb-î Aruz gecesi)
HİKÂYE
Seyyid Mahmud adında bir zat bir gece rüyasında Resullûllah s.a.v’i gördü;
---Ya Resulûllah,uzun zamandan beri sizi görmek saadetine ermemiştim,bundan sonra bu firak
uzarsa ne yapmam icâb eder,bana emriniz nedir?
O zaman yanındaki kimseyi göstererek buyurdu;
---o zaman bu zâta uyman gerek
yanındaki zâta bakarken o an uykudan uyandı. Rüyânın tesirinde kalıp,o zâtın sûretini zihninde
canlandırdı. Aynı sabah,bunda bir hikmet var diye düşünürken ismi ve sûretini henüz
zihnindeyken bir kitabın arkasına baştan sona not etti:
"Peygamberin yanında bir zât vardı,Resûl bizzat söyledi. orta boylu,yüzü az değirmi,
yanaklarının rengi kırmızı ve beyaz bir kimseydi. Gözlerinin karası kestane rengindeydi,iki kaşı
yay gibi,kaşlarının arası açıktı.” Bu rüyânın üzerinden yedi yıl geçince bir gün bir akrabanın dükkanında dururken,içeri nur
yüzlü bir zât girdi. O saat yedi yıl öncesini hatırladı,evet bu o rüyâda gördüğü kişiydi
Şâh-ı Nakşibendi Hz.’leri k.s., içeri teşrif edip selâm verdi. Bu zâtı görünce bin canla aşık oldu;
---acaba davet etsem zâtı âliniz bizim fakirhâneye teşrif edermisiniz?
---peki gidelim
diye ricâsını kabul etti. Ona bir şey sormadan eve kadar yürüyüp,kapının önüne gelince karar
kıldı. Girip sohbet eylerlerken,bir ara kitaplıktaki dizili kitaplara baktığında onlardan birini eliyle
gösterip
---şu kitabı çıkarıp getir hele
diye buyurdu.
---ne yazdın buraya gelde bak
bakınca yedi yıl önce bir gece kendisini rüyâsında gördüklerini not ettiğini hatırladı,
---Efendim o rüyâydı fakat hamdolsun ki o rüyâ şimdi hakîkat oldu
Londra’da hat sanatçısı Bosnalı bir kimse vardı,bir eserinde büyük arap harfleriyle "HİÇ”
yazılıydı. İstanbul’da bir evde hiç yazısını görmüştüm. Güzel hatlarla güzel bir yazı; hiç
yazıyordu. Her şey hiç olmaya doğru gidiyor ve bu insanın nefsinden başka her şey hiç olmaya
râzıdır. İnsan nefsi hiçliği kabul etmez. İnsanın kötü nefsi;
--- bir parça bir şey olsak da iyidir der
Dünya hiçliği kabul etmeyenlerle dolup taşmakta. insan hiç olmazsa hiç olduğunu diliyle
söylese bir derece alır lâkin ne içinde ne dışında hiç olmaya râzı değildir. Nefsini hiç eden
kimseyi Cenab-ı Allah bırakmaz ve kendi canîbine alır. Hiçliği yani yokluğu kabul edene Cenab-
ı Allah kendi canîbinden bir varlık verir. O varlık eşi benzeri olmayan varlıktır. Oraya
yetişinceye kadar ister hiçliğe râzı ol ister olma. İnsan oraya yetişinceye kadar dövünür durur
yinede hiç olmaya râzı gelmez.
"hiç olmam,hiç olmayı da istemem” der.
Halbuki âhiret mertebeleri insana hiçliği kabul ettikten sonra verilir ve verilecektir. Hiçliği
kabul etmeyene bir şey verilmez.
---insanı hiç olmaya bırakmayan nedir?
Dünyadır ve dünya der ki;
---sen nasıl hiç olursun,sen beysin, sen paşasın,bakansın,milletvekilisin,sen nasıl hiçim
dersin,bu rütbelerin nereye gidecek? Biz sana bu beyliği giydirmişken, şimdi bunların hepsini
hiç olacağım diye atsan olur mu? Hiç olmaya râzı olursan bütün rütbelerin ve servetin gider ve
bu dünyadaki varlığın biter.
Öbür taraftanda cenâb-ı Peygamber ümmetlerini davet etmektedir;
"Gelin hiçliği kabul edin,varlıktan soyunun çünkü şimdi taşıdığınız varlık eğreti bir varlıktır ve
hiç olmaya doğru gitmektedir”
Kralda, imparatorda olsa hiçliğe doğru gitmekte. Koca bir imparator hiçliğe doğru giderken
niçin hiçliği kabul etmez? Neyine dair hiç değilim der? Dünyaya hükmedenler hiç olmaya doğru
akıp giderken niçin hiçliği kabul etmezler?
---hiçliği kabul ettiğimizde ne olur?
Cenab-ı Allah sana fenâ mülkünde vediği varlığı vermez,bu yaşadığımız dünya fena mülküdür
yani hiç olacak mülktür. Kudretli bir pâdişahın huzuruna yarı çıplak birini çağırsalar,pâdişah
baktığında o kimsenin kılık kıyafetinin yaramaz olduğunu görür diye huzuruna girmeden evvel
onu tertiplerler,üstündeki eski püsküsünü atarlar,giydirirler ve öyle çıkarırlar. Sultanın huzuruna
hiçbir şeysiz çıktığında,sultan;
---giydirin bunu,benim huzurumda böyle durmasın
Diye emreder. İşte bunun gibi Cenab-ı Hak’kın huzurunda hiç olmayı kabul eden kimseye
Cenab-ı Hak kudret denizlerinden bir elbise giydirttirir. Giydiği yeni varlık sonsuza kadardır.
Hiç olmaya râzı olup,hiç sıfatıyla geldiği için Cenab-ı Hak ona ebede kadar gidecek olan,ebedi
ve serveri hayatla o kimseyi temsil edecek hakkanî bir sûret giydirir . İlelebet dayanacak hakkanî bir vücudun üzerine hakkanî libas giydirir. Bu şekilde huzuruna kabul eder. Hiçliği kabul
etmeyen kimse o makâma erişemez. Bu yüzden hiçliği kabul eden kazanır. Hiç olmayı kabul
etmeyen zoraki hiç olacak günü bekler. Zorâki hiç olacağımız gün;öleceğimiz gündür. Daha
evvelden hiçliği kabul edip hiç olan kimseye dünyadan çıkarken hakkanî libas giydirilir. Dünya
hayatının hiçliğini kabul etmeyen,daima varım diye iddia eden o gibi kimselere de dünyadan
çıkarken şöyle emrolunacaktır:
"Şimdi hiç olunuz!”
...ve hiç olurlar
---nasıl hiç olur?
Görünüşü sağlam olan birini kefeniyle kabre yatırırsın,aradan bir müddet geçtikten sonra açıp
bakarsın ve kemiklerinin çürümüş olduğunu görürsün hatta karşında bir yığın toprak bulursun. O
senden kalacak olan şeydir. İnsana bakiye,toprağın içerisinde toprak görünüşüdür.
---hiç olmuş mu?
---hiç olmuş...adamı olduğu gibi yatırdık,bir zaman geçtikten sonra açtık baktık toprak olmuş!
---adam nerde,adama ne oldu?
---hiç oldu
Kendi cahtınla bu dünyada hiçliği kabul edersen Cenab-ı Allah sana hakkanî vücut giydirir.
Kabirde çürümezsin,mahşere öyle kalkarsın. Ama ne namaz,ne niyaz,ne okuma,ne yazma,ne
din,ne îman hiçbir şeye bakmayıp,ben bu dünya hayatında bir şey olayım diye uğraşırsan âhir
nefes kahır ile gelir, Azrâil a.s.işini bitirmek için kahırla gelir. Bir muhlis âşık olan kimse öyle
demiş;
Bu dünya değirmendir,bir gün eder bizi un
Mânâsı;bu dünya varlığını değirmende öğütüyor gibi toz eder bitirir.
---Dünyanın değirmeninden kurtulabilen kimdir?
Dünyadayken hakkanî varlığa talip olan ve onun arkasına düşen kimselerdir. Dünya değirmeni
ona dokunamaz ve onu eritemez. Çekecek buğdayı değirmene koyarsan un çıkar. Buğdayı
sorarsan, buğday kayboldu bitti. Onun için bu dünya değirmeni seni öğütüp atmadan önce,bu
sûretten ayrılmaya gayret et. Yoksa ecel bir gün kahır ile gelir alır,götürür ve toprağa verir.
Toprakta seni hiç yapar.
---Bütün peygamgerlerin insanlara nihayet tebligatları nedir?
Bu söylediğimizidir yani hiçliği kabul edersen varolursun. Varlık iddia etme ki hiç olmayasın.
Elinde fırsat varken zikirle,fikirle,namazla,niyazla nefsini küçültmeye bakmalısın. Nefis çok
şişmiş,çok varlık iddia etmekte. Ama şşişen nefse bir iğne batırdığında balon nasıl sönüyorsa işte
öyle bir an gelecektir . Dünyada varlığını gözetmek isteyen,ben vârolup gideceğim diyen kimse
vefâtından sonra kendi hâlini görecektir ki sıfırlanmış bitmiştir. Lakin o zamankiyle dünyadaki
yok oluş arasında dünyalar kadar fark vardır. Hiç olmaya gayret et. İnsan hiç olduğu zaman
Allah’a kuldur,Peygamberine hakiki ümmettir,Evliyânın müritleridir. Cenab-ı Allah o sıfatları
giydirir. Dünyadayken nefsâni hiçliği atanlara hakkanî vücut giydirilir. Nefsi yokluğa mahkum
eden ve hiç olanlara, dünyadan gider ayak hakkanî olan varlık giydirilir ki ebedi Allah iledir.
Ebedi Allah ile olmaya gayret et. Hakikî hayat ondadır.www.kitaptakipcileri.com
Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!
Ürün hakkında henüz soru sorulmamış.
Güvenilir, ürünleri değerli ve kaliteli. 4-5 yıldır alışveriş yaptığım ve memnun kaldığım alışveriş sitesi. Güvenle herkese tavsiye ederim.
B... G... | 18/10/2024
Çok hızlı ve sağlam bir şekilde elime ulaştı.Çok teşekkürler
S... B... | 27/09/2024
Kitapları çok beğendim, kargo da çok özenli idi . Arkadaşım da sipariş verecek. Çok teşekkür ederim.
Canan Çatal | 26/09/2024
Çok İyi, sorun yok
fatih arı | 25/09/2024
sagolun
bilal kızılırmak | 08/08/2024
Aliveris icin tek adres kolayliklari sorunda sorunuz karsinda ulasabiliyorsunuz sorunsuz siparis verebiliyorsunuz
k... ö... | 01/08/2024
Kitap takipçileri harika...
H... Ö... | 27/07/2024
Güvenilir ve hızlı
Mustafa Varol | 12/07/2024
Güvenle alışveriş yapabilirsiniz
SEZGIN MEHMET | 14/01/2024
Böyle bir siteye gerçekten ihtiyaç var
Hayati Sevinir | 12/01/2024