Sürgünden Soykırıma Ermeni İddiaları, Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu
Kategori
Yayınevi
Barkod
Ermeni İddiaları Yusuf Halaçoğlu
362,88 ₺
Sürgünden Soykırıma Ermeni İddiaları
Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Sürgünden Soykırıma Ermeni İddiaları'nda, bu ilkeye sadık kalarak, kısa ama öz bir biçimde, Ermenilerin Birinci Dünya Savaşı sırasındaki durumunu ele alıyor.
Yazar: Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu
Editör: Yasin Duvan
Katagori: Tarih - Türkiye Tarihi ve Ermeni İddiaları
Sayfa Sayısı: 160
Boyut: 14 x 21 cm
Basım Yeri: İstanbul
Basım Tarihi: 2013
Kapak Türü: Karton Kapak
Kağıt Türü: İthal Kağıt
Dili: Türkçe
Dağıtım: Kitap Takipçileri
Temin Süresi: Aynı gün kargo
Ermeni soykırımı iddiaları değerlendirilirken, söz konusu dönemde Osmanlı Devleti'yle savaş halinde olan devletlerin arşivlerinden alınan belgeleri kullanarak araştırma yapmak, objektif yaklaşımın bir gereğidir. Nitekim tarihe mâl olmuş hadiseler, tarih metodolojisinin kuralları göz ardı edilmeden araştırılmalı ve bu araştırmalar ışığında bir sonuç ortaya konulmalıdır.
www.kitaptakipcileri.com
Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Sürgünden Soykırıma Ermeni İddiaları'nda, bu ilkeye sadık kalarak, kısa ama öz bir biçimde, Ermenilerin Birinci Dünya Savaşı sırasındaki durumunu ele alıyor.
"Türklerle Ermeniler gerek Selçuklu Devleti, gerekse Osmanlı Devleti dönemlerinde yaklaşık 850 yıl önemli bir problem olmadan birlikte yaşadılar ve aynı devletleri paylaştılar. Nitekim, Osmanlı Devleti döneminde 29 paşa, 22 bakan, 33 milletvekili, 7 büyükelçi, 11 başkonsolos vs. olmak üzere pek çok Ermeni yüksek devlet görevlerinde yer almıştı. Bu durum 1915'e kadar devam etti. Bununla beraber Ermeniler için 1877-78'de meydana gelen Osmanlı-Rus savaşı yeni bir dönemin başlangıcı sayılabilir..."
Kitaptan Notlar:
1887’de Cenevre’de Marksist Ermeniler tarafından kuruldu Hınçak Partisi…
Tehcir 1915 Haziran’da oldu…
Günümüzde sıkça kullanılan ‘tehcir’ kelimesi, Osmanlı tarih terminolojisinde bugünkü tabirle tam olarak, ülke içinde bir yerden başka bir yere nakil anlamını taşıyan ‘zorunlu göç’ karşılığında kullanılmış olup, Osmanlı Devleti’nce Ermenilerin zorunlu göçü, belgelerde ‘sevk ve iskân’ olarak adlandırılmıştır. Bu sebeple tehcirin anlamı, çoğu kimselerin ve özellikle Ermeni diasporasının kullandığı, yurt dışına çıkarma anlamındaki ‘deportation’la eş değer değildir. Zira Ermeniler, yine Osmanlı Devleti’ne ait olan Suriye Vilâyeti’ne nakledilmişlerdir.www.kitaptakipcileri.com
Zorunlu göçten, Ermeni örgütlerine destek vermeyen Ermeniler, sanatkârlar, iş adamları, askeri personel, yaşlı kadın ve erkekler ile kimsesiz çocuklar, Protestan ve Katolik Ermeniler muaf tutulmuştur.
‘Sevk ve iskân’ kararı alınan şehirlerdeki Ermenilerin tümü Suriye’ye nakledilmemiş, örgütlerle doğrudan ilişkisi görülmeyenler, çevre Anadolu şehir ve kasabalarına nakledilmişlerdir.
Gerek çete, gerekse devlet görevlileri hakkında 1915 yılı sonunda itibaren mahkeme süreci başlatılmış olup, mahkemeye verilenlerin sayısı 1673’e çıkmıştır. Çeşitli yerlerdeki Divan-ı Harb-ı Örfi’ye sevk edilen bu kimselerden, 19 Şubat-12 Mart-22Mayıs 1916 tarihlerinde sonuçlandırılan yargılamalara göre 67 kişi idama, 524 kişi hapse, 68 kişi kürek, para, pranga, ve sürgün cezalarına çarptırılmıştı. Diğerlerinden 227 kişi hakkında beraat verilmiş, 109 kişinin mahkemesi sürmekte, 4 kişi velisine teslim edilmiş, 624 kişi hakkında da, henüz bir işlem yapılmamıştı. Bunlar içerisinden, 528 kişi asker, polis ve Teşkilât-ı Mahsusa elemanı, 170’i de sıhhiye müdürü, tahsildar, kaymakam, belediye reisi gibi kamu görevlileriydi. 975 kişi çete mensubu ve halktan kimselerdi.
Osmanlı Devleti’ne karşı silahlı harekette bulunmayan ve bu tür gruplarla işbirliği yapmayan Katolik ve Protestanlar ile yaşlı, kadın ve çocuklardan büyük bir grup (300-500bin arası) yerlerinde bırakılmıştır.
Göç hazırlığı yapmaları için, bir hafta ile 15 gün arasında süre verilmiştir.www.kitaptakipcileri.com
Göçen Ermenilerin tüm ihtiyaçlarının (yiyecek, sağlık, bilet temini, seyahat sırasında duyacakları diğer ihtiyaçları vs.) ‘Muhacirin tahsisatı’ndan karşılanması kararlaştırılmıştır.
Şayet tarihte meydana gelmiş her toplu ölüm olayı ‘soykırım’ olarak nitelendirilecek olursa, hiçbir devletin ve toplumun böyle bir vebalin altından kalkmasının mümkün olmadığı muhakkaktır. Mesela 1914-1915’te başta Erivan olmak üzere Kafkaslar’dan sürgün edilen Türk ve Müslüman muhacirler de aynı tanımın içinde telakki edilmek durumundadır. Yine 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı ve 1912’de meydana gelen Balkan Savaşları sonrasında 5.5 milyon insanın Balkanlardan Anadolu’ya sürgün edildiği ve bu sürgün sırasında milyonlarcasının gerek katledilme ve gerekse hastalıklardan yollarda ölümleri de ‘soykırım’ olarak kabul edilmesi gerekir. Keza pek geriye gitmeden, 1992 yılında Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki savaş sırasında Hocalı’da meydana gelen olaylar, yani Ermeni güçlerince kadın, yaşlı ve çocuk ayırt edilmeksizin 613 kişinin katledilmesi ve bu savaş sırasında bölgede yaşayanların sürgün edilmeleri –ki halen bir milyon Azeri zor şartlar altında sürgünde yaşamaktadır-, 1948 soykırım sözleşmesi kapsamına doğrudan giren ve Ermenileri savaş suçlusu durumuna düşüren bir nitelik taşımaktadır. Buna benzer olmak üzere 1960-1963 ve 1974’te Kıbrıs’ta Kıbrıs Türklerine karşı Rumların gerçekleştirdikleri katliamları da, aynı kategori içinde değerlendirmek gerekir. Keza Fransa’nın önce Cezayir’de 1.5 milyon Cezayirliyi, 1994 yılında ise 800 bin Ruandalı’nın katledilmesini; İngiltere’nin 1788-1938 tarihleri arasında Avustralya’daki yerleşik halk Aborjin’leri sistematik biçimde yok edişini; Norveç’in 1920-1930 arasında etnik grup Tater kızlarını kısırlaştırmasını; İsviçre Hükûmeti’nin 1926-1973 arasında, Çingene çocuklarını ailelerinden zorla alıp asimile etmesini soykırım olarak nitelendirmek kaçınılmazdır.
Göçe tabi tutulanlara, gittikleri yerlerde, devlet tarafından evler yapılması, hayatlarını devam ettirebilmeleri için ziraate elverişli yerlere yerleştirilmeleri, sanat erbabına alet- edevat ve sermaye verilmesi gibi ihtiyaçları, imkanların elverdiği ölçüde karşılanmaya çalışılmış, göçmenlerin geldikleri vilayetlerin belirlenerek, nüfus kayıtlarının çıkarılması yönünde çalışmalar yapılmıştır.
Hasta göçmenler için kamplarda hastaneler kurulmuş, göçmenlerin sağlık problemleri ile ilgili olarak Osmanlı Devleti’nin yanı sıra çeşitli ülkelerin sağlık ekiplerine de kamplarda göev yapmaları için izin verilmiştir.
Kimsesiz çocuklar ve yetimler, yolun meşakkatinden etkilenmemeleri için yetimhanelere ve bazı zengin ailelerin yanına yerleştirilmişlerdir.www.kitaptakipcileri.com
Zorunlu göçten kurtulmak için Müslümanlığı kabul ettiğini söyleyenler de göç ettirilmiş, bu şekilde din değiştirenlere savaş sonrasında çıkarılan bir yasa ile, istedikleri takdirde eski dinlerine dönebilecekleri bildirilmiştir.
Evlerine, tehcir sonrası, dönenlerin miktarı 644.900 olarak tespit edilmiştir.
http://www.kitaptakipcileri.com/Surgunden-Soykirima-Ermeni-Iddialari-Prof-Dr-Yusuf-Halacoglu,PR-1734.html
Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!
Ürün hakkında henüz soru sorulmamış.
Güvenilir, ürünleri değerli ve kaliteli. 4-5 yıldır alışveriş yaptığım ve memnun kaldığım alışveriş sitesi. Güvenle herkese tavsiye ederim.
B... G... | 18/10/2024
Çok hızlı ve sağlam bir şekilde elime ulaştı.Çok teşekkürler
S... B... | 27/09/2024
Kitapları çok beğendim, kargo da çok özenli idi . Arkadaşım da sipariş verecek. Çok teşekkür ederim.
Canan Çatal | 26/09/2024
Çok İyi, sorun yok
fatih arı | 25/09/2024
sagolun
bilal kızılırmak | 08/08/2024
Aliveris icin tek adres kolayliklari sorunda sorunuz karsinda ulasabiliyorsunuz sorunsuz siparis verebiliyorsunuz
k... ö... | 01/08/2024
Kitap takipçileri harika...
H... Ö... | 27/07/2024
Güvenilir ve hızlı
Mustafa Varol | 12/07/2024
Güvenle alışveriş yapabilirsiniz
SEZGIN MEHMET | 14/01/2024
Böyle bir siteye gerçekten ihtiyaç var
Hayati Sevinir | 12/01/2024
Tavsiye Ürünler