El Ahkamus Sultaniye, İslamda Devlet ve Hilafet Hukuku, İmam Ebul Hasan Habib el Maverdi 512 Sayfa
Kategori
Yayınevi
Barkod
el ahkamus suldaniyye, imam maverdi, bedir
Yazar
Vitrin Katagorisi
362,88 ₺
El Ahkamü's Sultaniyye, İslam'da Devlet ve Hilafet Hukuku, Ebul Hasan Habib El Maverdi, Tercüme Ali Şafak Sunuş Mehmet Şevket Eygi, 512 Sayfa
Elinizdeki bu kitap, İslâm âmme hukukunun en ünlü ve klasik kitabıdır. Bilindiği gibi âmme hukuku, devleti inceler. Yeterli hukuk ve siyasî ilimler kültürüne sahip olmayan kimseler, devlet denilince, zihinlerinde bu kavramı pek basit ve yüzeysel bir şekilde canlandırırlar. Halbuki devletin sayısız târifi vardır. Bu çeşitlilik, her filozofun, her ideolog ve mütefekkirin bu kavram ve kurumu kendi açısından izaha çalışmasından kaynaklanmaktadır. Meselâ coğrafyacı, devleti bir ülke ile özdeşleştirir; sosyolog idare edenlerle edilenler açısından târiflendirir; tarihçi onu bir milleti ayakta tutan kurum olarak görür; hukukçu ise bir normlar sistemi şeklinde mütalaa eder (H. Kelsen); filozof "kendi bilincinde olan etik substance" olarak görür (Hegel); iktisatçı, onu en yüksek planlayıcı otorite olarak görür; F. Bastiat "Devlet, öyle bir fiksiyondur ki, herkes onu âlet ederek başkalarının sırtından geçinmeye çabalar" şeklinde tanımlar. Şâirler de kendi ilhamlarına ve inançlarına göre bin türlü târif yaparlar. Kimisi "Soğuk canavarların en soğuğu" sıfatını yakıştırırken, bir başkası "içinde insanlık çiçek ve meyvelerinin yetiştiği bahçeyi çeviren duvardır" târifini yapar (Hölderlin).
Bu dar açılı ve fantezist târifler, insanı bir hazım sisteminden veya iskeletten ibaret görmek gibidir. Bereket versin ki, daha te'lifçi ve toparlayıcı târifler de yapılmıştır.
Devleti târif etmede karşılaşılan güçlüklerin temel sebebi, onun somut fenomenler âlemine ait bir terim olmamasıdır. Şimdiye kadar baş gözüyle bir devleti gören olmamıştır. Ama kimse de onun varlığından şüphe etmemektedir. O bir "idee 'dir, telakkiler dünyasına âit ve mensuptur. Devleti insan düşünmüştür. Sebebi de insan insana kul olmak istememektedir.
Batı medeniyetinin çocukları, medeniyet denilince sadece kendi medeniyetlerini düşünürler. Devlet ile ilgili teori ve doktrinleri sıralarken batıdakileri kale alırlar, başka kültür ve medeniyetlerinkileri görmezlikten ve bilmezlikten gelirler. Halbuki, İslâm medeniyetinin de kendi devlet anlayışı veya anlayışları vardır. Bunların da incelenmesi gerekir. İslâm medeniyetinin en temel vasfı, onda cismânî ile ruhânî, din ile dünya, kilise ile devlet ayırımı olmamasıdır. Massignon ve Louis Gardet İslâm'ın çok ilginç bir târifinde birleşmişlerdir: "İslâm, laik ve eşitçi bir teokrasidir" demişlerdir.
İslâm'ın devlete getirdiği boyutlar, insanın yaratılışına, fıtrata en uygun bir sistemi sergilemektedir. Arnold Toynbee'ye, Osmanlı imparatorluğu için "Osmanlı devleti, Eflâtun'un ideal cumhuriyetine realitede en fazla yaklaşabilmiş sistemdir" dedirten işte bu özelliktir.
Bir tarihin sonuna yaklaştığımız, hattâ, insanların beyinsizlikleri dolayısıyle belki de tarihin sonuna geldiğimiz şu buhranlı devirde, İslâm'ın devlet anlayışını incelemekte her aydın için yarar vardır. Hızla seyreden gelişmeler İslâm'ın güçlü bir alternatif olduğunu gösteriyor. İnsana, çevresine, beşerî boyutlara uygun bir alternatif. İslâm, yaratıkların Yaratan la barışmalarını temin edecek bir orta yoldur. İslâm, ezelde verilmiş ahd ü misâkın hatırlatılmasıdır. İslâm bir barıştır ve şemsiyesi altında sedece Müslümanlara değil, bütün insanlara emniyet ve hürriyet vaad etmektedir. Bunu da, istikbâle yönelik hayallerle değil, tarihteki somut hâdiselerle isbat etmektedir. Nitekim 1492'de, Haçlı Batı dünyasının kovduğu İsrail çocukları, Darü'l-İslâm olan Osmanlı mülküne sığınmışlar ve beş asır hürriyet, güven ve huzur içinde yaşamışlar, millî kimliklerini muhafaza etmişlerdir.
Ahkâmü Sultaniyye gibi klâsik bir kitabı Türk okuyucusuna sunmaktan bahtiyarlık duymaktayız. Onda, tıkanan yolları açmak için yeni çâreler ve çözümler bulunacaktır.
Sultanahmed, 25 Nisan 1994
14 Zilkade 1414
Mehmed Şevket Eygi, Bedir Yayınevi
[Encyclopaedia Universalis'in (Paris) "fetat" maddesinde yararlanılmıştır.)
İKİNCİ BASKININ ÖNSÖZÜ
Bedir Yayınevinin maddi ve manevi destekleriyle yaptığımız tercümenin ilk yayımı 1976 yılındaydı. Kısa bir sürede mevcudu tükenen tercümemizin yeniden neşri ancak aradan bunca yıl geçtikten sonra gerçekleşebilmiştir. Bunun da temel nedenleri arasında; ülkemizin geçirdiği siyasî-idarî çalkantılar, yayın hayatının maruz kaldığı ekonomik sıkıntılar vb.leri sıralanabilir.
Tercümemizi, bu kez bir daha şekil ve muhteva bakımından baştan sona kontrol süzgecinden geçirerek gerekli düzeltmeleri yaparak kitapta geçen tüm hadislerin kaynaklarını bulabildiğimiz kadarıyla tahriç ederek ikinci baskıya hazır hale getirdik. "Yörüğün kervanı gide gide düzelir" sözümüzde olduğu gibi bu işimizde de rastlanılan kusurlar gide gide düzeltilecektir. Şüphesiz hiçbir şey baştan itibaren tam olarak ortaya konulamıyor.
Türkiye'mizde, 19501i yıllardan itibaren fikir hayatında da önemli gelişmeler ve yayım faaliyetleri olmuştur. Özellikle son 20 yılda bu, çok belirgin bir hal almıştır. Dînî yayınların da bu pastada önemli bir payı vardır. İslâmî telif veya tercüme pek çok eser piyasaya okuyucu istifadesine sunulmuştur. Bunların muhtevası ne ölçüde yerinde ve isabetlidir, işte bunu zaman ve şartlar ortaya koyacak ve gösterecektir. Elinizdeki bu eser İslâm hukukunun devlet yönetimi, kurumları, kurumlarının hukûkî statüleri ve işlevleri, kısacası genel kamu hukuku kurallarını pratik ve teorisiyle ortaya koymaktadır. Kitap, yazılışı zamanında olduğu gibi günümüzde de önemli bir boşluğu doldurmakta soru veya sorunlara cevaplar vermektedir. ikinci baskının hazırlanışında teşviklerini gördüğüm Mehdi Ali Seçkin Bey'e, neşri gerçekleştiren Bedir Yayınevi mensuplarına, baskıda emeği geçen Söğüt Matbaası çalışanlarına teşekkürlerimi ifade ederim.
Çalışmak ve gayret bizden, tevfik Allah'tandır.
Prof. Dr. Ali ŞAFAK
Yeşilhisar
BİRİNCİ BASKININ ÖNSÖZÜ
Hicrî 5'inci asırda yaşamış olan Ali b. Muhammed b. Hase-ni'l-Mâverdî, çeşitli dînî ilimlerde ve özellikle İslâm Amme Hukuku sahasında, Şâfiî mezhebinin hukuk usûllerini esas almakla beraber diğer İslâm Hukuku mezheblerine mensup hukukçuların da görüşlerine yer vermek suretiyle, kıymetli eserler yazmıştır. Onun hayatı hakkında ileride verilecek malûmatta bu husus rahatlıkla anlaşılmaktadır. Kıymetli eserlerinden biri de tercemesini yapmak sûretiyle milletimizin ve hukuk alimlerimizin istifadesine arz etmeye çalıştığımız, müellifin kendi verdiği isimle, "El Ahkamus Sultaniyye "sidir.
Mâverdî'nin İslâm Amme Hukuku alanında son derecede önemi hâiz bu eseriyle ilk olarak Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisi iken 1965 yılında meşgul olduk. O zaman yapmış olduğum seminer çalışmaları sebebiyle eserin yalnız bir bölümü ile yakından ilgilendik. Aradan bir hayli zaman geçtikten sonra beni tekrar bu eserle ilgilenmeye ve tercüme etmeye sevk eden âmil, İslâm Hukuku sahasında kıymetli çalışmalarda, araştırmalarda bulunan değerli meslekdaşım Dr. Y. Ziya Kavakçı'nın tavsiyeleri, teşvikleri, Bedir Yayınevi ilgililerinin eseri teminle tercüme etmeme teşvikleridir.
"El-Ahkâmu s-Sultaniyye", müellifin vefatından sonra muhtelif zamanlarda istinsah edilmiştir. Kütüphânelerimizde yazma ve matbu nüshalarına rastlanılabilir. Tercümeye esas olan nüsha, Mısır'da 1386 hicrî - 1966 mîlâdî yılında ikinci baskısı yapılan nüshadır. Bu eser 1915 yılında E. Fagnan tarafından Fransızca'ya terceme edilmiş ve basılmıştır.([1])
Mâverdî'nin eserde takib etmiş olduğu metod: Hukukçuların ayrılık göstermediği konularda kendi mezhebi esaslarına göre fikirleri aynen almış, fikir ayrılıkları olan noktalarda farklı görüş sahiplerinin isimlerini ve fikirlerini aynen belirtip, mensubu olduğu Şafiî mezhebinin o noktadaki esaslarını kabullenmiş, tercih etmiş, diğer hukukçulara karşı savunmuştur. Çok az yerde de başka mezheblere mensub olan hukukçuların görüşlerini de "Tercihe değer görüş budur ", "Isâbetli olan budur" diyerek kendi mezhebinin görüşüne tercih etmiştir. Amme ve İdare Hukuku alanında ortaya çıkmış ve çıkması umulur meseleleri tarihî seyir içerisinde nakillere, tatbikata dayanarak cevaplandırmış, halletmiştir. Asıl kaynaklarda bir esas bulunmayan konularda Hulefâ-ı Raşidîn'in ve sonraki İslâm Devletleri halifelerinin, hukukçuların tatbikatı ve fikirleri, halli gerekli o konu için esas olmuştur. Aklî çözüm yoluna pek rağbet etmemiştir. Bu bakımdan, ilk zamanlarda Mu tezile fikirlerini savunduğunu belirtenlere karşı Mâverdî'nin, hukukta takip ettiği bu usûl tekzîb edici sebep sayılır.
Eserde geçen yer isimleri, coğrafi tanıtmalar, zaman ve mekâna izâfe edilen hususlar, örf ve âdete dayanan ölçü, tartı, alan birimleri, Devlet Teşkilâtına verilen isimler ve benzerlerinin tamamı Mâverdî'nin bizzat kendi zamanında kullanılan ve kullanılagelen mefhumlardır. Eseri okurken daima bundan 941 sene önceki bir İslâm Hukukçusunun anlayışlariyle karşı karşıya olduğumuzu unutmamalıyız. Kitap 941 sene önceki müslümanlann ulaştıkları Amme ve İdare Hukuku alanındaki seviyeyi göstermektedir. Böyle düşünüldüğünde eser oldukça enteresandır. Verilen hukukî bilgiler için müşahhas örnekler vermiş, şiirler kaydetmiştir. Eserde anlatılan konular hakkında bizzat kendisi eserinin sonunda şöyle demektedir:
"Bizim bu kitapta temas ettiğimiz konular, diğer hukukçuların hiç temâs etmediği veya çok kısa temâs ettikleri konulardır. Onların hiç temâs etmediklerini anlattık, kısa olarak geçtiklerini açıkladık. Allah Teâlâ'dan başarılar, yardımlar niyaz ederim."
Bugünkü laik hukuklarda da benzeri hukuk müesseseleri bulunan işbu eserin, tercümesi ile yeni nesle eski hukukumuzun kaidelerinin neler olduğunu okuyup öğrenme fırsatını sağlama gâyesi göz önünde tutulmuştur. Eser ilmî ve teknik konuları ihtivâ ettiğinden tercümenin yanlışsız olduğunu iddia edemeyiz. Metne sadakat yanında bazı hukuk müesseselerinin bugünkü hukuktaki karşılıklarını birlikte kullandık. Bu itibarla muhterem okuyuculardan bilhassa Amme ve İdâre Hukuku âlimlerinden yapıcı tenkidlerini bekler, eserin milletimize faydalı olmasını Allah Teâlâ'dan duâ ve niyaz ederim.
Dr. Ali ŞAFAK
İMAM MÂVERDÎ ve ESERLERİ
Ali b. Muhammed b. Habîb Ebi'l-Haseni'l-Mâverdî (D. 974 m. 364 h. V. 1058 m. 450 h.) Basra'da 364 hicrî yılında doğmuştur. Büveyh oğullarının iktidarı zamanında yetişmiş, Basra ve Bağdat'da Hasan b. Ali el-Huzelî, Muhammed b. Adiyyi'l-Minkarî, Muhammed b. Mualla el-Ezdî, Ca'fer b. Fazlı'l-Bağdadî'den ders okumuştur. Fıkıh, Üsûl-i Fıkıh, Tefsir, Hadîs ilimlerini tahsil etmiştir. Hukukçu, Üsûlcü, Tefsirci, Edebiyatçı, Siyâsetçi bir âlimdir. Hukuk sahasında İmam Şafiî'nin mezhebini takip etmiştir. Kendisinden de pek çok kimse ders okumuş, rivâyette bulunmuştur.
Muhtelif şehirlerde hâkimlik yapmış, Nişabur yakınında Ustuvâ şehrinde Baş Kadılık (Kadui-Kuzât) görevinde bulunmuştur. Büveyh oğullarından Halîfe el-Kâdir'in sarayında müsteşar olarak çalışmıştır. "Şehinşah", "Meliku 1-Mülûk" gibi büyüklük belirten sıfatların halifelerin ismi önünde kullanılması ve hutbelerde okunması mes elesi yüzünden Halîfe El-Muktazî ile araları açılmıştır. El-Muktazî, bu isimlerin hutbede okunabilip okunamıyacağını Mâverdî'den sormuş, o da: Okunamıyacağını, sıfat olarak kullanılamıyacağını belirtmiş, delil olarak da:
"Kıyamet gününde, Allah Teâlâ nezdinde isimlerin en bayağısı, bir kimsenin -MeliküT-Mülûk' ismiyle isimlenmesi, anılmasıdır", hadîs-i şerifi ve bu anlama yakın hadîsleri göstermiştir.
Büveyh oğullarından Halîfe Celâlu d-Devle, Mâverdî'nin bu fetvâsına dayanarak, Halifeliği zamanında isimlerin başındaki büyüklük bildiren sıfatlan, isimleri kaldırmıştır.
"Mâverdî" lakabı: Gül suyu ticâretiyle de meşgul olduğundan "Mâü'l-Verd" (Gül suyu) terkibinden gelmektedir. Sanatına işâret eden bir lakabtır. 450 hicrî, 1058 milâdî yılında Bağdad'da vefât etmiştir.
ESERLERİ:
Mâverdî, tefsir ve bilhassa fıkıh ve usûl-i fıkıh konusunda, Şafiî mezhebine göre, pek çok eserler yazmıştır. Sağlığında hiçbir eserini açığa çıkarmamış, kimseye göstermemiştir. Bu hususta şöyle bir rivâyet kaydedilir:
Vefâtı yaklaştığı zaman güvendiği birisine:
Falan yerde bulunan kitapların hepsi benim eserlerimdir. Onları şimdiye kadar açığa çıkarmadım. Çıkarmayı da pek istemiyorum. Gördüm ki ölüm bana yaklaşıyor. Elini elime ver. Şayet ölürken elini tutar ve sıkarsam, bilesin ki, o eserlerimin hiçbirisi Allah tarafından kabûl olunmamıştır. Kitapların hepsini alır, Dicle'ye atarsın. Elimi açar, elini kavramazsam, bilesin ki, eserlerim Allah tarafından kabul olmuştur. Kitapları oradan alırsın, umduğum sevaplar için etrafa yayarsın, der.
Olayın muhatabı olan şahsın anlattığına göre:
Ölüm Mâverdî'ye yaklaşınca elimi, elinin içine koydum. Elini açtı, elimi kavramadı. Kabul anlamına bir işaret saydım ve ölümünden sonra, kitaplarını çıkardım, yaydım, der.
ESERLERİ:
TEFSÎRÜ'L-KUR'AN (KİTÂBU'L-FIKH VE'L-U YÛN)
Tefsir ilmine âit bir eser olup yazma nüshaları mevcuttur. Bazılarına göre: Mâverdî, Tefsirinde Mu'tezile görüşlerine yer vermiştir. Onun için halka tavsiye edilemez. Ancak ilim erbâbı için faydalanılacak bir tefsirdir.
Bu iddiaya rağmen, Mâverdî, Mu'tezile mezhebine girmemiş, onların pek çok fikirlerini reddetmiştir. Tefsirinde ise ilk bakışta Mu'tezile görüşleri anlaşılmaktadır.
KİTÂBUL-HÂVİYİL-KEBÎR Fİ'L-FÜRU'
Şafiî mezhebi fıkhına dair büyük bir eserdir. Yazma nüshaları vardır.
EL-AHKÂMU'S-SULTANİYYE
Devlet Başkanlığı ve Dînî idarelere ait mevzuları ihtivâ eden, elinizde tercümesi bulunan bu eseri basılmış, muhtelif dillere tercümeleri yapılmıştır.
KİTÂBU NASÎHATİ'L-MÜLÛK
Devlet adamlarına öğütleri, tavsiyeleri ihtiva eden bir siyaset kitabıdır. Yazma nüshaları vardır.
KİTÂBU TESHÎLİ'N-NAZAR VE TA'CÎLİ Z-ZAFER
Bu da yine siyâsî konuları ihtiva eden bir eserdir. Yazma nüshaları mevcuttur.
KİTÂBU KAVÂNİYNİ'L-VÜZERÂ
Vezirler ve görevlerine ait konulan içine alır, yazma nüshaları vardır.
KİTÂBU A LÂMİ'N-NÜBÜVVE
Baskısı yapılmış olup bir bakıma kelâma ait konuları içine alan bir eserdir.
KİTÂBU ÂDÂBİ'L-KÂDİ
Hâkimlerin muhâkeme usûllerinden bahseder. Yazma nüshaları vardır.
KİTÂBITL-EMSÂL VE'L-HİKEM
300 hadis, 300 darb-ı mesel, 300 beyti ihtivâ eden, her biri 30 darb-ı mesellik on fasıldan ibâret bir eserdir. Baskıları yapılmıştır.
KİTÂBÜ'L-BUGYETİ'L-ULYÂ FÎ EDEBİ'D-DÜNYÂ VED-DİN
Pek çok konularda hâlâ istifâde edilen, şerhleri ve baskıları yapılan bir eserdir.
SİYÂSETÜ'L-MÜLÛK
Devlet idaresi, siyâsetle ilgili bir eserdir. Yazma nüshaları mevcuttur.
EL-İĞNÂ
Fıkıh konularını içine alır, yazma nüshaları vardır.
MA'RİFETÜ'L-FEZÂİL
idarecilerin üstünlüklerinden, vasıflarından bahseder, yazma nüshaları vardır.([2])
[1]Kont Leon Ostrorog'un fransızca tercümesi tamamlanmamıştır. (El-Ahkâm Es Soulthâniya, TraitA de Droit Public Musulman. Paris, 1901)
Kaynaklar:
1- Brockelmann: islâm Ansiklopedisi "Mâverdi" maddesi.
2- Hayruddîn ez-Zerkli: "El-A'lâm, üçüncü baskı, Beyrut 1389. 1969, c.V, s. 146-147.
3- Tâcüddin Ebû Nasr Abdi'1-Vehhab b. Ali Abdi'l-Kafıi's-Subkî: Tabakâtu's-Şafiiyyeti'l-Kübrâ, birinci baskı, Mısır. 1386: 1967, c. V, s. 267-285.
4- Ömer Rıza Kehhale Mücemü'l-Müellifın, Şam 1378:1959, c. VI-II, s. 189.
Yazar: İmam Ebul Hasan Habib El Maverdi
Tercüme: Prof. Dr. Ali Şafak
Sunuş: Mehmet Şevket Eygi
Katagori: İslamda Hilafet Hukuku/ Devlet/ Siyaset Yönetim
Sayfa Sayısı: 512
Boyut: 14x 20 cm
Basım Yeri: İstanbul
Kapak Türü: Karton Kapak
Kağıt Türü: Kitap Kağıdı
Dili: Türkçe
Dağıtım: Kitap Takipçileri
Temin Süresi: Aynı gün kargo
Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!
Ürün hakkında henüz soru sorulmamış.
Güzel
E... Z... | 22/11/2024
Güvenilir, ürünleri değerli ve kaliteli. 4-5 yıldır alışveriş yaptığım ve memnun kaldığım alışveriş sitesi. Güvenle herkese tavsiye ederim.
B... G... | 18/10/2024
Çok hızlı ve sağlam bir şekilde elime ulaştı.Çok teşekkürler
S... B... | 27/09/2024
Kitapları çok beğendim, kargo da çok özenli idi . Arkadaşım da sipariş verecek. Çok teşekkür ederim.
Canan Çatal | 26/09/2024
Çok İyi, sorun yok
fatih arı | 25/09/2024
sagolun
bilal kızılırmak | 08/08/2024
Aliveris icin tek adres kolayliklari sorunda sorunuz karsinda ulasabiliyorsunuz sorunsuz siparis verebiliyorsunuz
k... ö... | 01/08/2024
Kitap takipçileri harika...
H... Ö... | 27/07/2024
Güvenilir ve hızlı
Mustafa Varol | 12/07/2024
Güvenle alışveriş yapabilirsiniz
SEZGIN MEHMET | 14/01/2024
Tavsiye Ürünler