Evliyalar ve Tarikatlarda Usul Edeb ve Adab, Sıddık Naci Eren

Evliyalar ve Tarikatlarda Usul Edeb ve Adab, Sıddık Naci Eren

Kategori
Yayınevi
Barkod
Usul Edeb Adab - Naci Eren
Aynı gün kargo
Evliyalar ve Tarikatlarda Usûl Edeb ve Adab

Evliyaullahın Yüce Makamlari Güzel Halleri, ve Hikmetli Sözleri,
Hakikat ve Marifet Ermeleri, Vahdet Neş'esi ve Tasavvufun Sırları
İlahi Lütuflar, Manevi Keşifler...

Yazar: Sıddık Naci Eren
Sayfa Sayısı: 400
Boyut: 14 x 20 cm 
Basım Yeri: İstanbul
Basım Tarihi: 2012
Kapak Türü: Karton Kapak
Kağıt Türü: İthal Kağıt
Dili: Türkçe 
Dağıtım: Kitap Takipçileri
Temin Süresi: Aynı gün kargo

Kalbin gaflet ve kötülüklerden temizlenmesi, nefsin terbiye edilmesi ve ruhun ilahi huzura yükselecek hâle getirilmesi de bâtınî edepler içine girer. 

Edeb, her şeyi gereğince ve yerince yapmaktır. Bunun yolu da, bütün fikir ve fiillerde edeb abidesi, peygamberlerin imamı Hz. Resûlullah (s.a.v) Efendimize uymaktır. Bütün Allah dostları, Hak yolunda ne elde etmiş iseler, Efendimizin edebine uyarak elde etmişlerdir.

Büyük veli Seriy es-Sakati: (k.s): 

"Edeb, aklın tercümanıdır."8 demiştir. Demek ki herkes edebi kadar akıllı, aklı kadar şerefli, şerefi kadar kıymetlidir. 

Edebine göre yapılmayan şeyler ne kadar çok olursa olsun fayda sağlamaz. İnsan bir işin usulüne göre gitmez ise o işte ömrünü verse hayırlı bir sonuç alamaz.

Allah’ın yeryüzündeki şahidi ve hâlifesi olan ariflere hürmet kalpteki takvadan ileri gelir. Onlara karşı edebi koruyamayan kimsenin tasavvuf yolunda hiç bir nasibi olmaz.9

Arifler: "Önce usul, sonra vusul" demişlerdir. Yani, maksadına ulaşmak isteyen kimse, önce o işin usulüne göre yola çıkarsa, hedefine varır, yoksa yolda kalır. 

Büyük alim Abdullah b. Mubarek (r.a) ne güzel söylemiş: 

"Bizler daha çok ilme değil, daha fazla edebe muhtacız."10

Hak yoluna giren talip için ana sermaye edeptir. Edebi olmayanın Allah yolunda elde edeceği hiç bir şeyi yoktur.

Edeb, kalbte, sözde ve fiilde olur 

Kalbin edebi, niyette ihlas ve samimiyettir. Bunların sonucu, Allah için sevmek, Allah için vermek, Allah için yermek ve Allah için menetmektir. Bu hâl, imanın en yüksek zirvesidir ve kâmil insan olmanın alametidir. O, Allahu Tealanın sevdiği kullarına bir hediyesidir. Büyükler, bu ahlakın ihsan mertebesi olduğunu ve onun vücuda ancak zati zikir sayesinde yerleşeceğini belirtiyorlar. Zati zikir; her yerde, her işte, her hâlde kalb, ruh, sır ve diğer latifelerle Allahu Teala’yı zikretmekten ibarettir. 

İmam-ı Rabbani(k.s); ‘Nazar ber kadem hak yolcusunun gözü ayağını ileri geçemez şeklinde anlaşılmamalıdır’ diyerek meseleyi aydınlatmıştır.. Maneviyat yolunda aza kanaat eden az kazanır. 
Allah(c.c); ‘Rasulüm! Mü’min erkeklere söyle gözlerini harama bakmaktan çekinsinler, namus ve iffetlerini korusunlar’ (Nur 30-31) 
Yol bilenle gidilir. Edep ise edep bilenden öğrenilir. Bu yol edep yoludur. Edebi olmayan yolda kalır. Edep hayalı olmaktır. Allah dostları ne elde etmişlerse Efendimiz(s.a.v)’in edebine uyarak manevi makamlara ulaşmışlar.. Arifler; İnsanı hayvandan ayıran şey edeptir demişler. Yani Önce usul sonra vüsul demişler. 
Ebu Derda’ya biri geldi, dert yandı ibadet ve taatten hiç zevk almadığını söylendi. Ebu Derda Hz.leri: 
- Hasta ziyaretini, cenazelere katılmayı, kabirleri ziyaret etmeyi ihmal etmezsen gönlün nurlanır ve basiretin açılır dedi. 
Adam denilenleri yaptı ama tık yok, tekrar geldi Ebu Derda’ya: 
- Efendim bende değişiklik yok, yine durumum aynı . 
Ebu Derda Hz.leri: 
- Hasta ziyaretine gittiğinde hastanın yerine kendini koyacaksın, cenaze defnedildiğinde defnedilen senmiş gibi düşüneceksin, kabir ziyareti yaptığında mezarda yatan kendinmiş gibi davranacaksın ancak o zaman kalbin dirilir. 
Gerçektende adam samimi olarak bu sefer edebine riayet edip, kendi vücut ikliminde yaşıyormuş gibi kendisine söylenenleri uygulayınca Ebu Derda’ya; 
- Senden Allah razı olsun, sayende gönlüm dirildi, dedi. 
Beyazıd-ı Bestami’ye bir zattan bahsettiler, O’da hadi gidelim dedi, gittiler O övdükleri zat camiye girerken bir edebi çiğnedi. Beyazıd-ı Bestami o adama selam vermeden geri dönüp gitti. Merak edenlere: 
- ‘Bu adam İslam’ın normal kuralı olan camiye girerken sağ ayakla girileceği adabını bile muhafaza edemezken nasıl olurda bu adama teslim olunur?’ beyan buyurarak edeb ve adaba dikkat çekti.. 
Edep hem kalp, hem dil hem de hareket ve tavırlarımız da olmalı. Kalbin edebi niyet -ihlas -samimiyettir, dilin ise sözde ve özde bir olup, yalan söylememek, davranışlarımızın edebi ise fiillerimiz de ise he işi ilme uygun olacak tarzda yapılmasıdır yani işin hakkını vermektir. 
Osmanlı döneminin meşhur Şair Nabi, Eyüplü Rami Mehmed Paşa ile birlikte Hac yolculuğunda Medine’ye yaklaştıklarında gördüğü lüzum üzere Paşayı uyandırarak; ‘Sakın Terki edepten, burası Rasululah’ın beldesidir…’ anlamında beyitleri okuduğunda Paşa doğrularak; 
- Ne zaman yazdın bunları? 
Nabi; 
- İçimden geldi, şuan ikimizden başka bilen yok. 
Paşa ; 
- Öyle ise aramızda kalsın deyip, yola devam ettiler. 
Kafile sabah ezanında Mescidi Nebeviye yaklaşınca müezzinler minarelerden Nabi’nin Paşaya söylediği beyitleri yankıladılar, Paşa da Nabi’de şaşırdılar. Namazı kıldıktan sonra müezzine: 
- Nerden o beyitleri öğrendiniz? 
Müezzin: 
- Rasulü Kibriya Efendimiz bu gece müezzinlerin rüyasına girip; Ümmetimden Nabi simli birisi beni ziyarete geliyor. Onu benim için yazdığı beyitleri okuyarak karşılayın emrini yerine getirdik 
Nabi gözyaşlarını tutamadı, sevincinden düşüp bayıldı. İşte edebin kerameti ve işte edepli bir insanın muhabbeti bu. 
Demek ki bu makamlar edep ister. 


Kitabın Yazarı Sıddık Naci Eren Hakkında Bilgi...

Sıddık Nâci Eren UŞŞÂKÎ (k.s.) Hazretleri 1925 yılında babası Hacı Hafız Ali Efendi ve annesi Hanîfe hanımdan, Balıkesir'in Aktarma köyünde bu fani cihana teşrif etmiştir.

    Küçük yaşta iken dahi haramlardan kaçınıp, oruç ve namazlarımı eda ederdi. Her zaman her yerde, Cenab-ı Hakk'ın rızasını düşünür, aşırı derecede muhabbet edip, Allah aşkından ağlayıp inlerdi.

    1944 senesinde,19 yaşında iken asker oldu. Askerliğime devam ederken 1946 yılı içinde Uşşâkî Meşayihi, Üstad, Hacı Bekir Visâli Uşşâkî (k.s.) Hazretlerine intisap etmiştir.

    1947 yılında askerlikten terhis olduktan sonra memleketi olan Balıkesir'in Aktarma köyüne geldi. Çiftçilik ile meşgul oldu.Tasavvuf yolunda almış olduğu vazifeleri aşk ve şevk ile noksansız olarak yapmaya devam etti. Üç sene kadar köyde kaldıktan sonra 1950 senesinde Balıkesir vilaye­tine hicret etti.

    Balıkesir'e geldiğinde sık sık İzmir'e gidip mürşidinin mânevi sohbetlerinden istifâde etmiştir. O zat-ı muhteremin himmet ve teveccühü ile çok kısa bir zamanda seyr-ü sülûkunu tamamlamıştır. Seyr-ü sülûk eyledikten sonra kemal mertebesine erimiştir. Tarikatın usul ve esrârlarını ve âdabını öğrenmiş, Hilâfet ve vilayet rütbesini hak kazanmış, icâzet verilip, irşâda me'mur edilmiştir.

Kendisi bu olayı şöyle anlatmaktadır :

    Bir gün sabah namazını edâ ettikten sonra toplanmış olduğumuz bir mekanda mürşidim kutb-u zaman Bekir Sıdkı Visâli Uşşâkî (k.s.) hazretleri, almış olduğu mânevi bir emir üzerine tarafıma, Tarîkat-ı âliye Halvetîyye-i Uşşâkîyye icâzeti vererek, halîfesi Hacı. Mehmed Rûhi ve ihvanları arasında bu fakiri irşada memur kıldılar. Bekir Sıtkı Visâli Uşşâkî (k.s.) Hazretleri her beşer gibi bu fâni cihandan 1962 yılında iken berat gecesinden bir gün sonra dâr-ı fenâdan dâr-ı bekâya intikal eyledi.

    Mürşidimin Hakk'a yürümesi ile postuna halifesi üstad Mehmed Rûhi Uşşâkî Hazretleri oturmuştur. Üstad Mehmed Rûhi Hazretleri 1977 yılında 72 yaşında iken, Amman yakınlarında geçirmiş olduğu trafik kazasında şehid olarak Hakk'a rucû etmiştir.

    Hazretin Hakk'a intikalinden sonra, üstadım Visâli hazretleri'nin ikinci halifesi olan Seyyid Kâzım Kızılkanat Hazretleri de, Hak aşıklarını irşad etmeye başladı.

    Bir gün Sultan-ı Enbiya Muhammed Mustafa (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri, zuhur ederek bu âciz kölelerini, ihsan ve mürüv­vetleri gereğince taltif ile,

- Evladım sen bizim evlâdımız olan Kâzım 'a muhabbet ve iltifat ediyorsun. O bizim hakiki evlâdımız­dır.Onu mürşid tanıyıp, yakın ihvanlarına tanıtıp ona biat etmelerini istiyorsun, buyurdu.

Hamd ve şükürler yüce Allah'a olsun ki, işte böylelikle il­tifatı Muhammediye'ye nail olundum.

    Bir gün Seyyid Kâzım Kızılkanat Uşşâkî (k.s.) Hazretlerinin sohbetlerinde bulunur iken, kendile­rinden kitap yazmam için izin ve destur istedim. O da bu talebimi kabul edip müsaade ve destur verdi. Zaten daha evvel de üstadım Bekir Sıdkı Visâli Uşşâkî (k.s.) Hazretleri kasîde ve kitap yazmama müsaade etmişlerdi.

    İlk başladığım eser "Nur-u Muhammediye" kitabı idi çok çeşitli ve kıymetli kitaplardan derlemeye devam ettiğim bir zamanda, yakaza hâlinde iken, iki cihan serveri âhir zaman peygamberi Muhammed Mustafa (s.a.v.) efendimiz hazretleri ve yanında cihar-ı yar-ı güzin Efendilerimiz olduğu halde tecelli ederek, başlamış olduğum eseri eline alıp göz attılar. Bu kitabı Hazreti Ebu Bekir'e, Hz. Ömer'e, Hz. Osman'a ve Hz. Ali'ye verdikten sonra, tekrar onlardan alıp bu âciz fakirin eline verdiler. " Eseri yazmaya devam et " diyerek tebessümle emir ve ferman buyurdular. .

    Bu olaydan sonra bende öyle bir aşk ve ilim, gayret ve azim zuhura geldi ki, bunun dil ile tarifi mümkün değildir. Ancak yaşayan bilir.

Mürşidim Seyyid Kâzım Kızılkanat Hazretleri bir gün bu fakire buyurdular ki,

- Ben Pir Seyyid Cemâleddin-i Uşşâkî isem sen de Pîr Salâhaddin-i Uşşâkî Hazretleri misâlisin. O zat-ı muhterem 210 adet kitap yazdı sen de inşallah çok kitap telif ede­ceksin, buyurdular. İşte ondan sonra da bir Divan-ı Kebir ile 23 adet eser yazma imkanı Rabbim bana lütfeyledi.

    Üstadım Seyyid Kâzım Kızılkanat Uşşâkî (k.s.) Hazretleri de bu fa­kiri yerine vekil olarak tayin eyledikten sonra, o da her beşer gibi Rumi 1396 yılında 72 yaşında iken Rabbisine rucû eyledi.

Seyyid Kâzım Kızılkanat Hazretleri hayatta iken, umreye niyet ettiği­mde, ziyaretlerine gitmiş idim. Bana,

- Evladım Bağdat şehrine vardığında benim akrabam olan, Pîr Seyyid Abdulkâdir Geylâni Hazretleri'nin torunlarından 17. batnı, Seyyid Abdurrezzak 'ın oğullarından Seyyid Hüseyin Fevzi Paşa (Hasan-i , Hüseyni) (k.s.) Hazretlerini ziyaret et ve hayırlı dualarını al, buyurdular.

    Biz de ne zaman ki, Bağdat şehrine ulaştığımızda, Pîr Seyyid Abdulkâdir Geylâni Hazretleri'ni ziyaretine gittim. Râbıta ve murakabeye vardığımda, Pîr Hazretleri, fakire tecelli edip, beni alıp Ravza-ı Mutahhara 'ya götürdü. Efendimiz bir kürsü üzerinde oturmuş, büyük bir mec­lise hitap ediyordu.

    Gavs-ül Â'zam Pîr Seyyid Abdulkâdir Geylâni Hazretleri, beni aldı kürsüye kadar gö­türdü. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Hazretlerine,

-Ya Resulullah bu evladımıza Kâdir-i Tarikatı'ndan icâzet ve­rilmesini arz ediyorum. Emir ve ferman sizindir, dedi.

    İşte o zaman Resul-u Ekrem (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri de Gavs-ül â'zam'ın arzular ı nı yerine getirdi.

    Bir gün sonra Seyyid Hüseyin Fevzi Pa şa Hazretlerini ziyârete gittiğimde hazırlamış olduğu hilâfet ve icâzetnamemi fakire takdim etti. Kendilerine sordum,

- Efendi Hazretleri, zâtınız ile ilk defa görüşüyoruz. Hemen icâzet verdiniz bu hususta beni aydınlatıp mutmain etmenizi arz ediyorum, dediğimde.

- Evladım dün siz huzur-u Resûlullah 'ta iken mânen size bu icazet ve­rilmedi mi ? İşte ben de o zaman orada idim, buyurdular.

Şeyh Efendi Hazretleri fakiri hakiri çok sever idi bir gün mânâ âleminde buyurdular ki,

- Evladım sen benim gözüm ve kulağımsın, söyleyen kelâmımsın sen benim ayak ve ellerim misâlisin, diyerek iltifatlarına mazhar oldum.

    İşte gördüğünüz gibi dört adet Şeyh-i Kâmile hiz­met ettim. Hepsinin himmet ve teveccühünü kazandım. Bir meyyid misâli teslim oldum. O zatların hayırlı dualarını aldım.

***

    Hayatının 60 yıl gibi uzun bir süresini Tasavvuf yoluna vakfederek sayısız kişiyi irşad edip, irfan mektebinde mürşitlik yapmaktadır ve irşada devam etmektedir.

Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!
Ürün hakkında henüz soru sorulmamış.
Bu ürünün fiyat bilgisi, resim, ürün açıklamalarında ve diğer konularda yetersiz gördüğünüz noktaları öneri formunu kullanarak tarafımıza iletebilirsiniz.
Görüş ve önerileriniz için teşekkür ederiz.
Güzel
E... Z... | 22/11/2024
Güvenilir, ürünleri değerli ve kaliteli. 4-5 yıldır alışveriş yaptığım ve memnun kaldığım alışveriş sitesi. Güvenle herkese tavsiye ederim.
B... G... | 18/10/2024
Çok hızlı ve sağlam bir şekilde elime ulaştı.Çok teşekkürler
S... B... | 27/09/2024
Kitapları çok beğendim, kargo da çok özenli idi . Arkadaşım da sipariş verecek. Çok teşekkür ederim.
Canan Çatal | 26/09/2024
Çok İyi, sorun yok
fatih arı | 25/09/2024
sagolun
bilal kızılırmak | 08/08/2024
Aliveris icin tek adres kolayliklari sorunda sorunuz karsinda ulasabiliyorsunuz sorunsuz siparis verebiliyorsunuz
k... ö... | 01/08/2024
Kitap takipçileri harika...
H... Ö... | 27/07/2024
Güvenilir ve hızlı
Mustafa Varol | 12/07/2024
Güvenle alışveriş yapabilirsiniz
SEZGIN MEHMET | 14/01/2024
Tavsiye Ürünler
Evliyalar ve Tarikatlarda Usul Edeb ve Adab, Sıddık Naci Eren Evliyalar ve Tarikatlarda Usul Edeb ve Adab, Sıddık Naci Eren, Evliyalar ve Tarikatlarda Usûl Edeb ve Adab Kitabı, Sıddık Naci Eren Uşşaki, Evliyaullahın Yüce Makamlari Güzel Halleri, ve Hikmetli Sözleri, Hakikat ve Marifet Ermeleri, Vahdet Neş'esi ve Tasavvufun Sırları İlahi Lütuflar, Manevi Keşifler... Yazar: Sıddık Naci Eren, Demir Kitabevi, Şelale, Elif Kitabevi Konya, yayınları, İmam-ı Rabbani(k.s); ‘Nazar ber kadem hak yolcusunun anlaşılmamalıdır’ diyerek meseleyi aydınlatmıştır.. Maneviyat yolunda aza kanaat eden az kazanır. Allah(c.c); ‘Rasulüm! Mü’min erkeklere söyle gözlerini harama bakmaktan Yol bilenle gidilir. Edep ise edep bilenden öğrenilir. Bu yol edep yoludur. Edebi olmayan yolda kalır. Edep hayalı olmaktır. Allah dostları ne elde etmişlerse Efendimiz(s.a.v)’in, Demir Kitabevi, Tasavvuf Usul Edeb Adab - Naci Eren
Evliyalar ve Tarikatlarda Usul Edeb ve Adab, Sıddık Naci Eren

Tavsiye Et

*
*
*
IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.