Hediyeli
Simya, Kuranda Şifa Sırları, Kubilay Aktaş, DVD Hediyeli
Kategori
Yayınevi
Barkod
simya kitabı, selis yayınları
Yazar
Vitrin Katagorisi
Hediyesi
DVD Hediyeli
472,00 ₺
Kur'anda Şifa Sırları Simya Kubilay Aktaş, DVD Hediyeli
"Şifa bütüncül olmanın diğer adıdır. Şifa bulmak, bütünün farkına varmaktır. Bütünün farkında olan insan şifayı bulmuştur. O insan sağlıklıdır.
Tek bir hastalık vardır o da insanın uykuda olmasıdır. Şifa aydınlanmaktır, uyanmaktır. Alemlere rahmet olarak gönderilen Muhammedi bilince kalbini samimiyetle açan, ilim ve duayla ilerleyen her insana bu kapı zaten açıktır. "
Yazar: Kubilay Aktaş
Yayın Yönetmeni: Mehmet Tuncel
Kapak Tasarım: Kemal Ayyıldız
Editör: Elif Nur Ak
Katagori: Kuran'daki Şifa Sırları Simya
Sayfa Sayısı: 192
Boyut: 14 x 21 cm
Basım Yeri: İstanbul
Kapak Türü: Karton Kapak
Kağıt Türü: Kitap Kağıdı
Dili: Türkçe
Dağıtım: Kitap Takipçileri
Temin Süresi: Aynı gün kargo
Varlığı yorumlama anlamında en büyük simyacılar peygamberler ve ariflerdir. Onlar insanın büyük dönüşümü için, yani altın kalbin keşfi için, başımıza "bilinçli-maceralar” açan ve yol gösteren üstad-rehberlerdir. Onlar bu sonsuzluk filmi içinde hem yazarlar, hem yönetirler, hem de oyunun kurallannı öğretirler. Onlar simyagerdir. İnsandaki halifelik sırrını anlarlar ve bunu inşâ ederler.
Onlar nasıl bir bilinç düzleminde bu halifelik anlayışını imâr ettiler?
Halifelik anlayışını imâr ederken Allah’ın isimlerini nasıl kullandılar?
Bu, büyük üstad-rehberlerin varlık algıları gerçekte neydi?
Onlar zamanı ve mekânı nasıl ve ne olarak görüyorlardı?
Hangi kanalları ve sembolleri kendilerinde keşfettiler?
Büyük metamorfozu nasıl gerçekleştirdiler?
İnsan-ı Kâmil’in tesir gücü nelere kâdirdir?
Yüce yaratıcımız, Hz. İnsan potansiyelinde yarattığı insana ne gibi yetenekler ve donanımlar verdi?
Bunlara benzer bir çok sorunun cevabı ve Hz. İnsan bilincine olan yolculuğun kritik noktaları Simya: Kur’an’da Şifa Sırları‘nda…
***
Değersiz maddeleri altına çevirme, bütün hastalıkları iyileştirmeyle ilgili uğraşlara Simya, bu işle uğraşanlara Simyager ya da Simyacı denir.
*
Ben ilmin şehriyim, Ali de onun kapısıdır.
Ben hikmetin sarayıyım; Ali de onun kapısıdır.
Hz. Muhammed (s.a.v)
Şüphe yok ki, Ali benden, ben de Ali’denim. O, benden sonra bütün mü’minlerin velisidir.
Hz. Muhammed (s.a.v)
*
Rahatlık buldu, kanallara girince;
Yükseldi zirveye yürüyerek çıkınca;
Kanallardan geçerken yardıydı vadileri;
Mayalanmış, büyümüş ve yükselmiş bir gelişme ile;
Şişmiş, süratli yükselmiş dağlar
Onun varlığıyla kâinat mamur olmuş
Celcelutiye, 46-47-48
*
Önsöz
SİMYA: KUR’AN’DA ŞİFA SIRLARI İSİMLİ BU ESER, 2012 yılıyla sembolize edilen bilinçlerdeki değişim ve dönüşüm sürecinde, Ehl-i beyt bilincinin ışığında, kadîm bilgelik sırlarının açılımı ve yaşanması noktasında etkin rol oynayacak Celcelutiye kasidesine giriş mahiyetindedir.
Celcelutiye, Hz. Cebrail (a.s) yoluyla Hz. Muhammed’e (a.s.m) gelen ledünni ilimlerin ve Kur’an şifrelerinin insan bilincinde deneyimsel olarak açılımıdır. Celcelutiye bugüne kadar, bu özelliğiyle bir sır olarak saklı kalmış olan çok özel bir kitaptır.
Celcelutiye kanalının ne olduğu, Allah’ın esmaları, bu esmaların kullanımları ve kozmik kökleri, bizimle olan ruhanî ve bedenî bağlantıları ve Celcelutiye kanalının 2012 yılındaki büyük dönüşüm sürecindeki misyonu bir sonraki eserimiz olan Nun: İlim Kapısı Celcelutiye Şerhi isimli eserimizde anlatılacaktır.
Simya: Kuranda Şifa Sırları, zihinlerin ve kolektif bilincin Celcelutiye kanalına hazırlanması açısından önem arz eder.
İnsanın kendini bilmesi simyanın, dönüşümün ve şifanın tâ kendisidir. Ve kendini dönüştüren büyük bir sır elde etmiştir. Bu sırrı elde etmek için kendimizi dışarıdan değil içeriden inşâ ederiz.
Gerçek şifa, Hz. İnsan projesinin gerçekleşmesidir ve ayrımlar yanılgısından kurtulmaktır. Bu farkındalık simyanın kalbi, şifanın ruhu ve tamamıyla Celcelutiye‘nin kendisidir.
Kubilay AKTAŞ
ŞİFA, BÜTÜNCÜL OLMANIN DİĞER BİR ADIDIR. ŞİFA bulmak, bütünün farkına varmaktır. Bütünün farkında olan insan şifayı bulmuştur. O insan sağlıklıdır.
Şifâ bir hissediştir. Bu hissediş şifâyı celbeder ve şifacı buradan beslenir.
Bir idrak halidir merkez-durak… Aslında idrak durmaktan geçer. Zihin durduğu anda, zaman ve mekan ötesine geçilmiştir. Ödünç alınmış bilgiler sizden düşer. Zihnin durmasından kasıt; onun tanık konumuna geçmesidir.
Bütün kadîm öğretiler gerçekliğin zihinsizlik ve tanıklık dünyasını tanımak ve onu kristalize etmek olduğunu söylüyor.
Zihin, zaman ve mekan ile kayıtlıdır. Varlığının devamı ve hareketi için bu sınır gereklidir. Ancak idrak denilen mistik algıyla (müşahade-oluş) biz gözlemci olabiliriz. Bu, nesne-özne arasındaki git-gel halinden gözlem konumuna sıçramaktır. Zaviye; yani açı/boyut kazanmışsınızdır. Buradan fiziği de kuşatan bir algı dünyasına geçersiniz. O zaman iç içe anlam boyutlarını ihtiva eden sembolik gizemli dili okursunuz. Bu noktada bilgiler hakikatlarını açar. İlim burada anlayışı doğurur. Dönüşüm burada olur. Şifa bu kaynaktan gelir. Tırtılı kelebeğe dönüştüren sırrın kendisi şifanın kaynağıdır.
Her şey Şâfi ismine bakar. Hoş, her isim birbirine bakar ve birbirini gösterir. Yani varoluştaki her bir birim, birbiriyle bağlantılıdır. Bu, hep böyleydi: Kozmik ağ… Bunun adı İslâm’dır. Sistemin adı İslâm, yani bütünün örgüsel farkındalığı… Buna inanmazsınız, bunu yaşarsınız. Güneşe inanılmaz, bilinir.
NASIL BİR ÖRGÜ?
Sibernetik, denge üzerine olan bir örgü… Kopuk ve ilişkisiz değil; tam aksine organik ve hikmetli… Bunun ismi Sübhan‘dır. Varlıkta bağlantısız, anlamsız, ilişkisiz hiçbir şey yok. Bunu bilirseniz güveni hissedersiniz. O zaman varlık ağacında meyve verebilirsiniz. Elhamdülillah dersiniz. Meyveyi vermiş olmanız tohumu tanımanız adına büyük bir fırsattır. Değerlendirebilirseniz; yani memnuniyetinizi bütüne yayarsanız çok büyük bir mana sizi kuşatır. O da Allahuekber‘dir.
Sübhanallah ile varlığı (sebep-sonucu) aşarken; Elhamdülillah ile kendinizi (düşüncelerinizi-zanlannızı) aşarsınız. Sonucunda Allahuekber size gelir:
Kulum bana bir adım gelirse ben ona on adım gelirim.
Sübhanallah; her şey hikmetli bir şekilde yaratılmış, eksik ve kusur yok demektir. Bir vakit, DNA üzerinde atıl düşündükleri bir sürü amino asit dizilimi keşfettiler. Bunların evrim sürecinde işe yaramaz, dumura uğramış parçalar olduğunu düşündüler ve tek kelime ile gereksiz dediler. Elbette derin bilinci göremedikleri ve bilemedikleri için "gereksiz” dediler. Başka ne diyebilirlerdi ki?
Ellerindeki verilere göre isim ve hüküm vermek bir hastalıktır beşer için ama, İnsan-ı Kâmil isimsiz olanla yaşar.
Bilim ilerledi, o amino asitlerin çok önemli proteinlerin ana maddesi olduğunu anlaşıldı. Yanılmışız dediler ve hep diyecekler de… Çünkü varlık zihinle sınırlanmayacak düzeyde bir bütündür.
Şifa bütüncül olmanın diğer adıdır. Şifa bulmak, bütünün farkına varmaktır. Bütünün farkında olan insan şifayı bulmuştur. O insan sağlıklıdır.
Tek bir hastalık vardır o da insanın uykuda olmasıdır. Şifa aydınlanmaktır, uyanmaktır. Alemlere rahmet olarak gönderilen Muhammedi bilince kalbini samimiyetle açan, ilim ve duayla ilerleyen her insana bu kapı zaten açıktır.
Nur-u Muhammedi’nin makamı başlangıçla sonun kesiştiği yerdir, başlangıç ve son birlenirse, artık hem aşağıya inebilir, hem de yukarı çıkabilirsiniz. Daireyi tamamladıktan sonra aşağıya inersiniz talipleri yukarıya çıkarmak için.
Üfleyeni fark etmek uyanmaktır, bir şeylerin sana rağmen olmasının farkındalığı. O zaman izleyen bilincinde tanık olursun.
Nurlanma, uyanmak mutlak sessizliğin sesini, kokusunu, rengini almaktır. Varlığın boyasıyla boyanmaktır. Aydınlanma Kabe’nin içinde kıble merkezli namaz kılmaktır. Namazı dışarıda kılmak değil, içeride namaz olmaktır.
Omurgayı dik tutmak; kıyama kaldırmak, namaz ikame etmek hayat merpeninden çıkmaktır. Namaz beden tohumundaki ilmi açmaktır, oradan anlayışın doğmasıdır. Alt bilinçten dairesel, sezgisel alana yolculuktur seyr-i süluk. Bu miracı tamamlayan bilir. Bilen rahat eder. Çünkü düğümleri çözülmüştür. Kalp aynasındaki fotoğrafları (geçmişin ve geleceğin izlerini) temizlemiştir ve yaşayan seyirdedir; rüyalarında değil.
Hayat, kendini ve anlamını bulman için bir fırsattır. Beklentiler, hedefler, amaçlar zihne aittir. Amaçları biz yükleriz. Aşkın amacı varsa o aşk değildir. Arife "Aşktan karın nedir” demişler, "Yanmaktır karım, ateş-i aşkta” demiş. Varoluşu bütünü ile hissetmeniz yüce varlıkla buluşmanızdır.
Sen sadece olmasına izin ver, teslimiyet budur. Bu da ancak güvenirsen yani bilirsen olur. Hoşlandığın veya hoşlanmadığın bir olayla karşılaşğıında " Bu da geçer ya hu” de. Bu derinlere kadar işlerse o şey senden düşer.
Sınırlı sorun içinde uğraşırken yavaş yavaş farkına varırsın. Sen de paradokslar oluşturur. Aslında çelişki yok ama, zihinsel olarak baktığın için öyleymiş gibi görünür. Mürşit bu strateji ile putlarını sana kırdırtır. Yani onlarla yüzleşirsin. Daha açık hale gelirsin. Paradoks kaybolmaz, çelişkiler kaybolur. Hayat bir gizemdir, keşif bitmez. Hazine de anahtarda sizsiniz. Kendinle yüzleşmek gerçekliğe geçiştir. Bu olursa kapı açılır, içeri girebilirsin. Dünyayı yok etme. Egoyu yok sayma. Zihni yok etme. Şeytanı yok sayma. Sadece koordinatlarını ihdinassıratel mustakim’e ayarla, niyetle, nereden bakacağını bil. Mürşit seni ne sağ kutupta ne de sol kutupta bırakır. Sırattan geçiş budur. Bu ihdinassıratel mustakim’dir , yani denge.
Tüm zanlar, algılar kaybolup aslına döndüğünde ruhun doğumu gerçekleşir. İnsan'ın doğum sancısı kabz halidir. Ruhun doğumu böyle bir doğumdur. Dönüşümün başlangıcı depresyondur. Eski kişiliğin ölmesidir. Mağlubiyet bu yolda galibiyettir. Mutsuzluk değişime dönüşüme izin vermemen, yeni olana direnmendir. Kimin misafiri olduğunu anlayınca kadar, kime gebe olduğunu bilinceye, hatta doğuruncaya kadar çalış. Deneyimle ve korkma. Allah seninle beraber. Düşmekten değil, durmaktan kork.
Hiçbir şeyin boşuna olmadığını herşeyin ilahi bilinçle, izinle, hikmetle olduğunu hisset. Kabul etmek en önemli kuraldır. Tüm varlıkları kucaklamak yaşam ve ölüm konusunda ayrım kavramından uzak tutmaktır. Şunu derim ki, Peygamberimiz'in (a. s. m) Ebu Cehil'e olan şefkati Ebu Bekir (r. a. ) olan şefkatinden az değildi. Çünkü O alemlere rahmetti.
Elmasın ve kömürün özü karbondur. Elması kömürden ayıran dizilimlerindeki farklılıktır. DNA'da böyledir. Dizilimlerindeki farklılık sayesinde binbir renk, görkem, sanat açığa çıkıyor. Şifacı, ilkeleri yani esmaları ruh, beden, zihin düzleminde gösterebilir. O zaman orada esmaların hüsnalığını seyretmiş oluruz. Bir şeyin hüsna olması yani sanat, estetik, güzellik ; ondaki uyumdan, ahenkten neşet eder. Ruh, beden, zihin birlikteliğini senkronize edebilmesi şifacının temel niteliğidir.
Ayrım sadece zihindedir, şifa kendini varlığın kollarına bırakmandır bu tevekküldür. "Onlar, iman edip de takvaya ermiş olanlardır (Yunus, 63)" Onlar, benlerinin tüm perdelerinden, enerji dengesizliklerinden, şüphe, vesvese, endişe gibi şeytandan kaynaklanan ve keşfi engelleyen şeylerden sakınanlardır. Onlar özü kendilerinde açmış ve tecellilerin zevkini, ledün ilmini, yakini, hikmetleri kendilerinde seyredenlerdir.
Senin için her an yepyeni bir sayfa açılıyor ama, dünkü sayfayı yeni olana kopyala yapıştır yapıyorsun.
Allah sana vereceğini fazlasıyla vermiş. Gaybtan haber bekleme, ışık görmeyi bekleme. Küçük değişikliklerin farkında ol, işaretlerin farkında ol. Sadece uyanık ol. Ne yaparsan yap nefsin adına değil, bütünün hayrı adına olsun.
Vurgu maddeye değil niyet ve iradeye yapılmalıdır. Niyetlerin, duan, yani ilmindir. İlim, ilim ilim bilmektir yani sendeki gözlemcinin farkına varmaktır. İlim alemlerle bağlantılıdır. Herşey hakikatin gölgesidir, sembolüdür. Alemlerde gölgedir. Gölgeden asla dair bilgiyi okumaya ilim, okuyana da alim denir. Güneşi gördükten sonra gölgeler üstünde rahatlıkla oynayabilirsin, değiştirebilirsin. Bu bilinçte yapılan işten sanat çıkar. İnsan-ı kamil buradan doğar. Allah esması sende yeşerirse insan olursun, nasıl olacak? İç odana gir, O'nu bulacaksın, daha derinlere git, korkma. Yaratan ve yaratılan ayrılığının sadece farkı doğurmak için bir ilüzyon olduğunu anla.
Zihne yapışma bırak varlık senden aksın. Tevekkül et, teslim ol ve güven.
Simyanın sırrı ben kimim sorusunu sormaktır. Aslında bu bir soru değil. Amaç cevabı bulmak değil. Her cevap zihne aittir. Ama bu soru, zihni dönüştürmek yani, soruların ve cevapların olmadığı düzleme intikal için bir tür zikirdir.
Ben kimim sorusunu sorduranı hissetmek için sor.
Bu soruyu zanlarından kurtulmak için sor, zanlarımıza yapıştığımız için hastalanıyoruz. Beden düzeyindeki her hastalık onunla ilintili olan düşünsel düzeyde başlar. Bataklığı kökten kurutmadan sinekler gitmez. Tıbbın yaptığı sinekleri kovmaktır, sinekler sadece habercidir. Sen haberciyi yok edersen sorunu sana kim kim haber verecek? O yüzden hastalık kötü birşey değil. Size tıkanıklığı haber verir.
Simyacı size bu tıkanıklıklarda yol gösterendir. En büyük simyacı Hz. Muhammed'dir. İnsana varlığı okumayı öğretmiştir.
Sistemi yerli yerinde okumayı, yaşamayı, salatı anlatmıştır. Namaz (salat) bağ kurmaktır. Özünle bağ kurarsan senden dua yükselir, daima namazda olursun. Namaz varlığın kendini pratize etmesinin adıdır. Namazın kabul olmasının yani hayatın istikamet üzere gitmesinin kaçınılmaz sonu mutmain ve mutlu olmaktır.
Namazla yani hakikatle bağlantıya geçen kişi Allah bilincinin inşasında ilk safta olandır. Bu, farkındalığı ve feraseti yüksek olmak demektir.
Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!
Ürün hakkında henüz soru sorulmamış.
Güzel
E... Z... | 22/11/2024
Güvenilir, ürünleri değerli ve kaliteli. 4-5 yıldır alışveriş yaptığım ve memnun kaldığım alışveriş sitesi. Güvenle herkese tavsiye ederim.
B... G... | 18/10/2024
Çok hızlı ve sağlam bir şekilde elime ulaştı.Çok teşekkürler
S... B... | 27/09/2024
Kitapları çok beğendim, kargo da çok özenli idi . Arkadaşım da sipariş verecek. Çok teşekkür ederim.
Canan Çatal | 26/09/2024
Çok İyi, sorun yok
fatih arı | 25/09/2024
sagolun
bilal kızılırmak | 08/08/2024
Aliveris icin tek adres kolayliklari sorunda sorunuz karsinda ulasabiliyorsunuz sorunsuz siparis verebiliyorsunuz
k... ö... | 01/08/2024
Kitap takipçileri harika...
H... Ö... | 27/07/2024
Güvenilir ve hızlı
Mustafa Varol | 12/07/2024
Güvenle alışveriş yapabilirsiniz
SEZGIN MEHMET | 14/01/2024
Tavsiye Ürünler