İsmailağa Dergisi Ocak 2017 Sayısı, TASAVVUF
Kategori
Yayınevi
Barkod
ismailağa cemaati dergisi 8. sayı
Yazar
Vitrin Katagorisi
120,96 ₺
İSMAİLAĞA DERGİSİ OCAK 2017, 8. SAYI
Dergide Bu Ay
-Hikmet Damlaları, Mahmud Ustaosmanoğlu Efendi Hazretleri Kuddise Sırruhu
-Mezhep Ve Tarikat, Şehit Hızır Ali Muratoğlu Hocaefendi
-Ulema-i Zahir Ve Ulema-i Rasihun Arasındaki Fark - ŞEhit Bayram Ali Öztürk Hocaefendi
-TEFEKKÜR - Tasavvuf Nedir Ne Değildir? - MAHMUT ŞEVKET USTAOSMANOĞLU
-MEKTUBAT - İhlas Makamı - Muhammed Yelkenci
-GÜNDEM: Tasavvufun Kur'an Ve Sünnetteki Yeri - Hüseyin Avni Kansızoğlu
-GÜNDEM - Tasavvuf Bidat mıdır? - Yakup Kazan
-GÜNDEM - Tasavvufun Mahiyet Ve Gayesi - Mehmet Ekmekçi
-GÜNDEM - Mürşid-i Kamile Tabi Olmanın Adabı - Fatih Maruf
-Gündem: Şeytanın Hileleri Karşısında Kalkanımız: MÜRŞİD-İ KAMİL - Ömer Faruk Korkmaz
-GÜNDEM: Tarikatın Ehemmiyeti - Abdullah Dİndar
-TEBERRÜK - Hüsamettin Vanlıoğlu Başkanlığında Fıkıh Kurulu
-GÜNDEM -VESİLE Ve TEVESSÜL - Hüseyin Avni Kansızoğlu
-GÜNDEM - Din Samimiyettir - Hüsamettin Vanlıoğlu
-GÜNDEM - Tekke Eşittir Cihat Mücahit Eşittir Sufi - Faruk Kemaloğlu
-İslam Medeniyetinde Tasavvuf - HALİT YILDIZ
-İSMAİLAĞA Kürsüsünden
-ŞEMAİL-i ŞERİF - Peygamberimizin Kıyafetleri - Murat Yiğit
-HATIRAT - Bu Suyu Erkekler İçsin - Osman Aslan
-Sünnet-i Nebeviyyeden - Delilleriyle Tesbihin Meşruiyyeti - Halit Yıldız
-ALTUN SİLSİLE - İkinci Bin Yılın Müceddidi Ahmed El Faruki Es Serhendi İMAM-I RABBANİ kuddise sırruhu
-İZ BIRAKANLAR - Ab-ı Hayatı Ararken 3 - Mustafa Ülker
-Necip Fazıl'ın Kaleminden MEKKENİN FETHİ
-Hikmet Penceresi - Mahmut Musaoğlu
-Kelam-ı Kibar
-Kitabiyyat - Kabir Ziyareti Ahkam ve Adabı - İsmailağa Telif Heyeti
-Tarihte Bu Ay - Halil İbrahim Sunar
BAŞYAZI
CEMAAT ŞUURU VE CEMAATLEŞMENİN ÖNEMİ
Aziz mü’minler!
Kainatın efendisi Rasûlüllah (Sallallâhu aleyhi ve sellem) Efendimiz (يد الله على الجماعة) (Allah’ın eli (rahmeti) cemaat üzerinedir) (Nesai, Tahrimü’d-Dem: 5, No: 4020, 7/92). buyuruyor. Bundan dolayıdır ki tarih boyunca İslâm ümmetinin çimentosu, Ehl-i sünnet’in izini takip eden cemaatler olmuştur. Nakşi’ler, Mevlevî’ler, Kadirî’ler, Hacı Bektaş-ıVeli, Hacı Bayram-ı Veli ve ismini sayamayacağımız yüzlerce İslâm önderi ümmet bilincini yaşatmanın mücadelesini vermişlerdir.
Cemaat deyince; İslama sımsıkı sarılmış, Rasûlüllah (Sallallâhu aleyhi ve sellem) Efendimizin sünnet-i seniyyesini yaşamaya çalışan, mütedeyyin bir Müslüman topluluk akla gelir. Bunların kulluk dışında siyasî, ekonomik hatta ümmeti parçalamaya yönelik ortak bir özellikleri asla olamaz, olmamıştır.
Günümüzde "cemaat” adı altında örgütleşen, ülkemizi ve bütün dünyayı ahtapotun kolları gibi sarmaya çalışan zihniyet, ancak bir eşkıya grubu veya geniş anlamı ile terör örgütü olabilir. Öyle ya; masum ve silahsız insanlara kurşun yağdıran, din, vatan ve namuslarını korumak için alınmış uçağı, tankı, gemiyi ve bütün mühimmatı dindar, namuslu ve masum insanlara yöneltenler; değil insan, değil cemaat, Müslüman bile olamazlar.
İslam dünyasının son ümit olarak sarıldığı bu millet ve bu güzel ülkemiz, çok büyük bir badire atlatmıştır. Bu durum, yeryüzündeki Müslümanların hürriyet ve esaretleri arasındaki çizginin sıfır noktasını da gösterir. Zira Türkiyemizin dışında ümmeti kucaklayabilecek başka bir islâm devleti göstermek mümkün değildir.
Bunun için Avrupası, Amerikası, bütün dünya üzerimize çullanıyor. Bunun için cemaat adı altındaki bu teröristlere kucak açıyor. Bunun için bu eşkıya grubunun adını kullanarak bütün cemaatleri de terörist gibi göstermeye çalışıyor… Bunun adı bir taşla iki değil iki yüz, üçyüz kuş vurmaya çalışmak demektir.
Şunu asla unutmamalıyız. Türkiyemiz son altmış yıldır çok büyük badirelerden geçmiştir. 1940’larda başlayan İslâm düşmanlığı 1960, 12 Eylül 1980 ihtilali ve 28 Şubat gibi süreçler yaşamıştır. Ancak bunlardan hiçbirisi 15 Temmuzda yaşananların eline su bile dökemez.
Önceki ihtilal ve müdahaleler, sen in ben çıkayım, sen yedin biraz da ben yiyeyim, koltuk sıcaklığının zevkini biraz da ben tadayım mantığı üzerinde kurulmuştu.
15 Temmuz kalkışması asla bunların hiçbirine benzemiyor. Bu, iç ve dış güçlerin ittifakı ile Türkiyeyi ve bütün İslam coğrafyasını ele geçirme projesi olarak tarihe geçmiştir. Bunu da "cemaat” algısı üzerinden şekillendirerek, memleketin çimentosu ve harcı olan cemaatleri dağıtmak, itibarsızlaştırmak planı üzerinden yürütmüşlerdir. Maalesef Ehl-i sünnet mensubu bazı medya mensupları ve siyasiler de bu sinsi faaliyetlere çanak tutmaktadır.
Aziz Müslümanlar!
Osmanlı altıyüz yıla yakın dünyaya hükmetti. Bu başarının temelinde şu gerçek yatar: Bütün tebaa üç ana sınıfa ayrılmıştır. a)Askerler b)Medreseler c)Cemaatler. Asker kışlasında, talebe medresesinde insanlar da esnaf, sanatkar, devlet görevlisi olarak işinde; mesai dışında da tekkesindedir. Çay ocağı, kahvesi, eğlence yeri, İslâm dışı bir meşgaleleri olmamıştır.
Maalesef İslâm düşmanlarının en öncelikli işi bu güzel sistemi dağıtmak olmuştur. Şimdi de sayıları çok azalmış Ehl-i sünnet cemaatleri yok etmenin savaşı verilmektedir. Bazı saf ve cahil idarecilerimiz de "Cami cemaatinden başka cemaat tanımayın” gibi etkili cümlelerle cemaat oluşumlarını yok etmek isteyenlerin yaktıkları ateşe körükleriyle yardımcı olmaktadırlar.
Bu çirkin ve art niyetli çalışmalar ne yazık ki kötü semeresini vermektedir.Ne yazık ki bir çok Müslüman, cemaatlerden ve onların yaptığı güzel hizmetlerden uzaklaşma eğilimine girmektedirler.
Mü’min kardeşlerimizden ricamız şudur ki; bu oyunlara gelmeyelim. Birlik ve beraberliğimizin olmazsa olmazı durumundaki Rasûlüllah (Sallallâhu aleyhi ve sellem) Efendimizin fermanı "Allah’ın rahmeti cemaat üzerindedir” düsturunu kendimize bayrak edinelim.
Selam ve hürmetlerimizle.
HEYET
Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!
Tavsiye Ürünler
