Selefiye İslami Bir Ekol Mezheb Değil Zamansal Bir Aşamadır, Prof. Dr. Ramazan El Buti

Selefiye İslami Bir Ekol Mezheb Değil Zamansal Bir Aşamadır, Prof. Dr. Ramazan El Buti

Kategori
Yayınevi
Barkod
Selefiye Mezhebine Reddiye - R.Buti
Aynı gün kargo
Selefiye İslami Bir Ekol/Mezheb Değil, Zamansal Bir Aşamadır
Selefiye Mezhebi'nin Doğuşu ve Bidat Oluşuna Dair Reddiyeler

Yazar: Prof. Dr. Ramazan El Buti
Çeviren: Dr. Vecihi Sönmez
Sayfa Sayısı: 224
Boyut: 14 x 20 cm 
Basım Yeri: İstanbul 
Basım Tarihi: 2014
Kapak Türü: Karton Kapak
Kağıt Türü: İthal Kağıt
Dili: Türkçe 
Dağıtım: Kitap Takipçileri
Temin Süresi: Aynı gün kargo

Nimetleriyle iyilik ve güzellikleri tamamlayan Yüce Allah?a hamd, O?nun Resülü efendimiz Hz. Muhammed?e, Ai ve Ashabına salat ve selam olsun. Daha önce birçok Arap ülkesinde basımı gerçekleşen ve yaygın şekilde okunan ?Selefiye? adlı kitabımızın bu yeni basımı daha da güzeloldu. Kitabın ilk basımının üzerinden geçen iki yıl boyunca, eserimize vuku bulabilecek ilmi ve yapıcı bazı itiraz ve eleştirilerin olacağını beklememe ve bunları dikkatle inceleyip değerlendirme imkanı bulma arzusunda olmama rağmen, bugüne kadar, bu yönde herhangi bir katkı veya eleştiri bana ulaşmadı. Ancak Suudi Arabistan?da yayınlanan bir gazetede, Üniversitede hoca olduğu söylenen birisi tarafından kaleme alınan, ilginç ve o kadar da enteresan bir eleştiri elime geçti. Bana itiraz edip yönelttiği eleştirinin en önemli materyali, ?Nass?ın, Ashap ve tabiin döneminde yürürlükte olduğu, ancak sonraki dönemlerde, fetihlerin genişlemesi, (İslama giren) yabancıların çoğalmasıyla, nass?ın yerine, nass?tan murad edilen anlamın anlaşılmasına yardımcı olacak ve önüne geçecek farklı ve detaylı metotların getirilmesinin gerekliliği? iddiasında bulunduğumdur. Kısaca benim, metodolojiyi (Yöntem Bilimini), nass?ın önüne koyarak tercih ettiğimi iddia etmektedir. Hiç kuşkusuz bu iddia, kimsenin söyleyemeyeceği apaçık bir dalalet (sapıklık)tır. Bundan daha basit ve ilginç bir cahillik olabilir mi?.?Nass ile metodolojiyi birbiriyle çelişen bir yapıda değerlendiren, kiminin nass?la kiminin ise onu terk ederek sadece metodolojiyle hükmetme düşüncesini aksettiren böyle bir yazara ne diyebilir ve hangi kriterlerle onunla tartışabilirim?! Yazının içeriğini özetle sunduğum bu örnek çerçevesinde deeğerlendirdiğinizde, iddianın, ne denli dehşet verici ve rahatsız edici boyutta olduğunu tahmin edebilirsiniz. AHah?a şükürler olsun ki, bu kitabımız,-iddianın aksine-, İslam?ın hedeflediği gibi, mezhepler arası ihtilafları, asli kaynaklarına rücü ettirerek asgariye indirmek ve aralarındaki birlik ve ittifakı sağlama amacına hizmet etmeyi hedeflemiştir. Biz, bunu inkar eden bid?atçıların çoğunun kabul ettiği ilmi metotlar doğrultusunda, hiçbir şüphe bulunmayan hakkın tesisi ve batılın imhası dışında bir şey beklemiyoruz. içtihada giren konularda içtihat yaptıklarında, bu ilmi metotların dışına çıkmamalarını ve bir görüşten diğer görüşlere geçmeden, hür bir şekilde, kendi görüşlerini bildirmelerini ve farklı içtihatlarda bulunanların görüşlerine saygı duyarak, hak görüşün kendi görüşleri olduğu hususunda ısrarcı olmamalarını ve diğer görüşlere açık olmalarının gerekliliğini vurgulamaktayız. Allah?a hamdolsun, bizim bu tarafsız düşüncemiz ve takip etttiğimiz yolun, yıllarca birbirlerini dışlayan ve zorlayan karşıt görüşlüler arasında orta bir yololduğu kanaatindeyiz. Allah?a hamdolsun ki, bu adilce yaklaşımın, ayrılık içerisinde olanları nasıl birleştirdiğini, birbirleriyle mücadele eden ekolleri tek çatı altında nasıl topladığını, içtihatta bulunan gurupların ilmi metotlarla birbirlerine yaklaşarak, bir elin parmakları gibi bütünleşerek ulvi hedefe doğru beraberce nasıl koştuklarını gördük. Nimetleriyle iyilik ve güzellikleri tamamlayan Allah?a hamdolsun ki, bizleri eleştiren bir azınlığın karşısında, bizleri destekleyen büyük çoğunluğun bulunması bizleri son derece memnun etmiştir.

Müslüman neden mezhebe tabi olmalıdır?

Muhammed Said Ramazan el-Buti ile Selefi arasında geçen münazara

Buti: Allah’ın hükümlerini anlamada metodunuz nedir? Kuran ve Sünnetten mi alırsınız yoksa müçtehit imamlardan mı?
 www.kitaptakipcileri.com
 
Selefi: İmamların konumlarını ve delillerini incelerim ve Kuran’a ve Sünnete en yakın olan delili alırım.

Buti: 1000 Suriye paund'un[1] var,bunu 6 ay tuttun sonra mal aldın ve onla ticaret yapmaya başladın,malın zekatını ne zaman verirsin? 6 ay sonra mı yoksa 1 sene sonra mı?

Selefi: (Biraz düşündükten sonra)Sorunuz ticaret malından zekat verilmesi gerektiğini ima ediyor. www.kitaptakipcileri.com

Buti: Ben sadece soruyorum. Siz de kendi yönteminizle cevap vermeniz gerekiyor.İşte size, tefsir, hadis, müçtehit imamların çalışmaları,bir kütüphane dolusu kitap.

Selefi: Kardeşim, bu dindir, öyle basit bir mesele değil.Kişi buna tepeden tırnağa düşünüp öyle cevap verebilir. Bu düşünme de ancak, ders, araştırma ve çalışma gerektirir ki bu da zaman alır. Biz ise buraya başka bir şey tartışmaya geldik.

Buti: Sorumu düşürdüm ve dedim: Tamam. Delilleri ve İmamların konumlarını incelemek ve en yakın olan delili almak her müslüman için farz mıdır?

Selefi: Evet. www.kitaptakipcileri.com

Buti:  Bunun manası herkes mezhep İmamları ile aynı içtihat kapasitesine sahip demektir yada kapasiteleri onlardan daha fazla,herkim İmamların konumlarını değerlendirip Kuran ve Sünnete göre hüküm verebiliyorsa  o kişinin kapasitesi hepsindan daha fazladır demektir.

Selefi: Aslında insanlar 3 kategoriden oluşur. Mukallid: Delilin ana kaynağını(Kuran ve Hadis) bilmeden uzman bir alime tabi olan, müttebi: Ana kaynağa tabi olan ve müçtehit: Direk ana kaynaktan anlamaya kadir olan alim. Mezhepleri karşılaştırıp Kuran’a en yakın olanı seçen   müttebi, ana kaynağa tabi olan ki orta dercedir taklit ile içtihadın arasındadır.

Buti: O zaman bir alime tabi olan (mukallit) neyle yükümlüdür?

Selefi: Müçtehide, kabul ettiği yerde tabi olmak.

Buti: Onlardan birine bağlı olup hiç değiştirmeyen biri için sorun var mı?
 www.kitaptakipcileri.com
Selefi: Evet var, haramdır.

Buti: Haram olduğuna delil nedir?

Selefi: Kişinin, Allah’ın onu mecbur etmediği bir şeyi kendine mecbur etmesidir.

Buti: Kuran’ı, 7 yasal kıraatten hangisi ile okuyorsunuz?

Selefi: Hafs’a göre.

Buti: Sadece onu mu okuyorsunuz yoksa her gün değişik bir kıraat mi okuyorsunuz?

Selefi: Hayır, sadece onu okuyorum.

Buti: Allah sizi, sadece Kuran’ın Peygamberden tevatür olarak nakledildiği üzere okunmasının dışında başka bir şey yapmakla mecbur etmemişken, neden sadece onu okuyorsunuz?

Selefi:  Çünkü yasal kıraatlerden diğerlerini çalışma fırsatı bulamadım veya bundan başka bir şekilde okuyamadım.

Buti: Bir kişi Şafi mezhebini öğrenir, diğer mezhepleri okumaya fırsatı olmamıştır veya dininin kurallarını ancak bu imam vasıtası ile anlama fırsatı olmuştur. Eğer bu kişi bütün imamların ictihadlarını bilmesi şarttır derseniz, o zaman sizde diğer bütün yasal kıraatleri öğrenmeniz şarttır. Şayet yapamadığınızdan dolayı kendinizi mazur görüyorsanız aynı şekilde yukarıda bahsettiğimiz kişiyi de mazur görmeniz gerekir. Her neyse, söylediğim şudur ki; bir alime bağlı mukallidin Allah onu mecbur etmediği halde sürekli bir mezhepten diğerine değişmesi gerektiğini nereden çıkarıyorsunuz? Bu ancak kişinin bir mezhebe bağlı olması nasıl mecbur değilse sürekli değiştirmesi de aynı şekilde mecbur değildir.
 www.kitaptakipcileri.com
Selefi: Onun için haram olan Allah’ın ona öyle yapmasını emrettiğini bildiği halde bir mezhebe bağlı kalmasıdır.

Buti: O başka bir şey, ulema arasında ihtilafsız, şüphesiz doğrudur. Ancak birinin, Allah ona mecbur etmemişken belli bir müçtehide tabi olmasında bir sorun var mı?

Selefi: Bir problem yok.

Buti: Ders kitabı olarak okuttuğunuz kitap(el-Hacnadi) el-Kerras ile burada tenakuza (zıt) düştünüz. Orada haram diyor, bazı yerlerde de diğerleri hariç sadece bir imama bağlı kalanın kafir olduğunu ileri sürüyor.

Selefi: Nerede? (Kerras adlı kitaba bakmaya başladı) ‘‘her kim onlardan birine bütün sorularda kör, bağnaz taklit ederse; şu kimselerdendir: ‘‘Onlar ki dinlerini parçalayıp bölük bölük olmuşlar’’(30/32) ‘‘taklit ederse’’den kastı; herkim yasal olarak farz diye itikat ederse demektir.Cümle biraz eksik.

Buti: Öyle kastettiğine dair delil nedir? neden müellif burada hata yapmıştır diyemiyorsunuz?

Selefi: (Öyle kastedildiğinde ve cümlenin doğru olduğunda ısrar etti). Belirtilmediği yerde anlaşılması gerekir.(Bir hatadan yazarı temize çıkardı).

Buti: Bu şekil tevil edildi ancak ibare herhangi bir rakip muhatap almıyor veya bir anlam ifade etmiyor. Zaten bir İmama tabi olmanın farz olmadığını bilmeyen hiçbir müslüman yok. Her müslüman kendi hür iradesiyle birini seçiyor.
 www.kitaptakipcileri.com
Selefi: Bu nasıl olur? Ben çoğu insanlardan, ulemadan bazılarının belli bir mezhep takip etmenin farz olduğunu ve değiştiremeyeceğini işitiyorum.

Buti: Size bunu söyleyenlerden bize bir kişi veya bir alim ismi verin.

Selefi: (Cevap vermedi. Daha sonra yine çok kişiden duyduğunu tekrarlamaya devam etti).

Buti: Ben diyorum ki her ne kadar Osmanlı döneminin sonlarında hanefi mezhebinden diğer mezheplere geçmek normal sayılmaması nakledilse de  günümüzde böyle yanlış bir itikada sahip birisini bulamazsınız. Şayet bu nakil doğru olsa idi bu da onlardan saçmalık olarak algılanırdı. Mukallit ‘‘mezhep takipçisi’’ ile müttebi ‘‘delil takipçisi’’ ayırımını nereden çıkardınız? Arapçada orijinal sözcüksel ayırım mı yoksa sadece terminolojiden mi ibaret?

Selefi: Sözcüksel fark var.

Buti: (Bu iki kelime arasında sözcüksel fark bulunmadığını anlattım). Ebu Bekir (r.a)kendi hissesine itiraz eden bir bedeviye ‘‘şayet muhacirler kabul eder siz tabi'i den başka bir şey değilsiniz derken tabi'i lafzını ayrıcalıksız, sorgusuz, tartışmasız kabul etmek manasında kullanmıştır.

Bunun bir benzeri de Allahu Teala’nın kavlinde ''o zaman kendilerine uyulanlar (üttübiu) azabı görünce uyanlardan (ittebeu) uzaklaşacak ve aralarındaki bütün bağlar kopacak’’2/166. Basit kör bir taklit için İttiba kelimesini kullanıyor.

Selefi: Teknik fark olsun o zaman, benim terminolojik ayırım yapma hakkım yok mu?

Buti: Elbette. Ancak bu terim size ait olur gerçekleri değiştirmez. Sizin isimlendirmiş olduğunuz bu müttebi (ilmi delil takipçisi) ya deliller hakkında uzmandır metinsel anlamada yani müçtehiddir. Bunları yapabilecek kabiliyeti yoksa o zaman mukalliddir (ilmi sonuçların takipçisi).şayet bunlarda bazılarına kadir bazılarına değilse o zaman bazılarında müçtehit bazılarında ise mukalliddir. Her halde ikisinden biri açık ve net.

Selefi: Müttebi, ilmi konumları, delilleri ayırabilen ve hangisinin daha güçlü olduğuna hüküm verebilen kişidir.bu düzey sadece ilmi sonuçları kabul edenden farklıdır.

Buti: eğer onların konumlarını,delillerini kuvvetlilik ve zayıflık bakımından ayırabilme ictihadın en yüksek seviyesidir.Siz şahsi olarak bunu yapabilme gücünüz var mı?
 www.kitaptakipcileri.com
Selefi: Elimden geldiği kadar yapıyorum.

Buti: Farkındayım. Siz bir vakada 3 talak, bir talak sayılır diye fetva vermişsiniz.Bu fetvanızı vermeden önce İmamların konumlarını ve bu mesele hakkındaki bütün delillerini incelediniz mi? Şimdi; ‘Üveymir el-‘Aclani Peygamber Efendimiz (s.a.v.)huzurunda bir defada 3 talak verdi hanımına lian yaptıktan sonra; ‘’Ey Allahın Rasulü ben ona karşı yalan söyledim tutabilir miyim onu? (burada)o 3 talakla boş oldu’’ Bu hadis hakkında ne biliyorsun? Bu soruyla alakalı ve delil olarak da ulemanın çoğunluğu İbn Teymiyye’ye(bir mecliste verilen 3 talak birdir)fetvasına zıt olaraktan (bir mecliste verilen 3 talak 3dür)fetvasını benimsiyor?

Selefi: Bu hadisten haberim yoktu.

Buti: O zaman, 4 mezhebin icma’sı, fikir birliği varken nasıl olurda tam zıt bir fetva verirsin hatta delillerini bile bilmeden hangisi kuvvetli hangisi zayıf? İşte kendi koyduğunuz ilmi delilleri takip etme (benimsediğiniz ittiba’ terminolojisi) prensibine uymuyorsunuz.

Selefi: O zaman İmamların konumlarını, delillerini incelemek için yeterli kitabım yoktu.

Buti: O zaman Allah sizi mecbur etmemişken neden beklemediniz de hemen fetva vermeye koşturdunuz? Sizin, mezheplerin delillerini bilmemeniz İbn Teymiyye’nin doğru olduğuna delil midir? Sizin bağnazlıkla ve yanlışlıkla bizi suçlamanıza bundan başka bir şeyiniz var mı?

Selefi: Ben, imkanım dahilinde olan kitaplardan bana inandırıcı gelen delilleri okudum.Allah bundan fazlasını yapmakla yükümlü kılmıyor beni.

Buti: Bir Müslüman,okuduğu kitapta bir şey için bir delil görse, delillerini bilmediği halde kendi anlayışına zıt diye mezhepleri bırakması için yeterli bir gerekçe mi sizce?

Selefi: Evet yeterlidir.

Buti:  Yeni dini duyguları harekete geçen bir genç, herhangi bir İslami eğitimi olmadan, Allah Te‘ala’nın: ‘‘Doğu da, Batı da (tüm yeryüzü) Allah'ındır. Nereye dönerseniz Allah'ın yüzü işte oradadır. Şüphesiz Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.’’  (2/115) kavlini okuyup, İmamların Kabe’ye yönelmenin zorunlu oluşu hakkında icma’sı (görüş birliği) olduğu ve onlarında kendisinin haberdar olmadığı delillere dayandığını bildiği halde, ayetin zahirinden anlaşılan;  bir Müslüman namazlarda herhangi bir cihete yönelebilir manasını çıkarabilirimi? Namaz kılmak istediği zaman ne yapması lazım? Kendi anladığı görüşe mi yoksa kendi görüşüne aykırı olan İmamların icma’sına mı tabi olması gerek?

Selefi: Kendi görüşüne tabi olmalıdır.

Buti: Herhangi bir yöne doğru namaz kılabilir o zaman ve bu namazda geçerli olur?

Selefi: Evet. Kendi şahsi görüşüne tabi olmak ile yükümlüdür.
 www.kitaptakipcileri.com
Buti: Kendi şahsi görüşü, komşusunun hanımı ile zina yapmakta, midesine şarap doldurmada veya başkalarının mallarını yanlış yoldan almakta bir sakınca olmadığına yöneltirse? Bütün bunlar Allah’ın hesaba çekmesinde ‘‘şahsi kanaat’’ olaraktan suç düşecek mi?

Selefi: Sizin getirdiğiniz bu misaller olmayacak fantezilerden ibarettir.

Buti: Bunlar fantezi değil bilakis çok sıklıkla olan şeylerdir. Bir genç, İslami ilmi olmadan bu Kitap, bu Sünnet deyip de tesadüfen bu  ayeti işitir yada okuyup herhangi bir arabın zahir manasını anlayacağı gibi anlarsa, bir kimsenin insanların herhangi bir yöne değil de sadece Kabe’ye yöneldiklerini gördüğü halde,  istediği yöne doğru namaz kılmasında bir sakınca olmadığı görüşünde olacaktır. Bu pratik ve teorik meselelerin en basitlerindendi. İslam hakkında hiç bilgisi olmayan Müslümanlar var. Her halükarda sizin bu misal üzere ileri sürdüğünüz - hayal veya gerçek – her durumda belirleyici kriter olan bu şahsi kanaat diye verdiğiniz bu hüküm hayali olmayan bir hükümdür. Bu da sizin insanları, ilmi sonuçların takipçisi (mukallit), ilmi delil takipçisi  (müttebi’ ), ve müçtehidler diye 3 sınıfa ayırmanıza zıt düşüyor

Selefi: Böyle bir kişi araştırmakla yükümlüdür. Hiç mi ayet, hadis okumamış?

Buti: Önünde hiçbir referans kaynak bulunmuyordu, aynı sizin 3 talakta verdiğiniz fetvada olduğu gibi. Bu ayetten başka kıbleye yönelmeyi zorunlu kılan ayetleride okuyamadı. Hala İmamların icma’sını terk edip kendi görüşüne tabi olması gerektiği konusunda ısrar ediyor musunuz? www.kitaptakipcileri.com

Selefi: Evet. Daha fazla araştırma için güç yetiremiyorsa, mazurdur.  Gücünün yettiği kadar kendi araştırmalarının neticelerine itimad etmesi yeterlidir.

Buti: Ben senin bu sözlerini yayınlamak niyetindeyim. Bunlar acayip ve tehlikeli.

Selefi: Neyi istersen yayınla. Korkmuyorum.

Buti: Allah ‘Azze ve Cell’den korkmuyorsun ki benden nasıl korkacaksın? Allah ‘Azze ve Cell’in ‘‘Eğer bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorun’’ (16/43) ayetini tamamıyla ıskarta ediyorsun. (Şayet bilmeyenler bilenlere sorması gerekmiyorsa ayet haşa boşa inmiş gibi bir anlam çıkıyor).

Selefi: Kardeşim! Bu İmamlar, kişinin tabi olduğu Kuran (herhangi bir yöne doğru namaz kılma) ayeti gibi korunduğu gibi hatadan ma’sum (ilahi korunmada) değillerdir. Bütün hatalardan münezzeh, şanı yüce olan Allah’ın kelamıdır. İlahi korumada olanın bırakıp da ilahi korunmadan yoksun olana kendini nasıl bağlar?

Buti: Güzel adam! İlahi korumada olan, bu cahil gencin ‘‘Doğu da, Batı da (tüm yeryüzü) Allah'ındır’’ kavlinden ne anladığı değil, Allah’ın kelamının gerçek manasıdır. Size soruyorum: Bu cahil gencin anlayışı ve müçtehit imamların anlayışı ikisi de ilahi korunmada değiller. Ancak birisin temeli cahillik ve yüzeysellik diğerinin ki ise araştırma, ilim ve sağlamlığa dayanıyor. Bu ikisi arasındaki kıyası siz yapın.

Selefi: Allah onu çabasından fazlası ile yükümlü kılmıyor.

Buti: O zaman şu soruma cevap verin: Bir adamın hastalıktan acı çeken ve o beldenin doktorları tarafından müşahede altında olan bir çocuğu var. Bu doktorların hepsi çocuğun belirli ilaçları alması ve kesinlikle penisilin iğnesi yapılmaması gerektiği aksi takdirde çocuğun hayatını tehlikeye atacağı konusunda babasını uyarıyorlar. Bundan sonra, çocuğun babası bazı kitaplarda penisilinin hastalıklarda iyileştirici olarak kullanıldığını okuduğu için, doktorların tavsiyelerini neden dolayı öyle söylediklerinin delilini bilmediğinden göz ardı edip kendi şahsi kanaatine göre hareket eder çocuğuna penisilin yaptırırsa; çocuk öldüğü takdirde bu adam yaptığı yanlıştan sorumlu mudur değil midir?

Selefi: (Biraz düşündükten sonra) Bu mesele ile diğeri aynı değildir.

Buti: Baba doktorların icma’sını (görüş birliğini) işitmesi yukarıdaki misaldeki gencin İmamların icma’sını işitmesi tamamıyla aynı. Biri tıp kitaplarındaki metni okuyor diğeri Allah ‘Azze ve Cell’in. Sonuçta ikisi de kendi şahsi görüşlerine tabi oluyorlar.

Selefi: Kardeşim, Kuran ışıktır. Işık. Onun netliği delildir, ışıktır, hiç diğerleri ile bir olur mu?

Buti: Kuran’ın ışığı O’na bakan veya okuyan herhangi bir kimse tarafından mı yoksa O’nu Allah’ın anlatmak istediği şekilde anlayan tarafından mı ışık olarak yansıtılır? Bu ışıkta herkes yer alıyorsa O zaman ayette (16/43) geçen ilim ehli ile herhangi biri arasında ne fark kalıyor? Yukarıdaki iki misal kıyaslanabilir türdendir. Aralarında hiçbir fark yoktur. Şu soruma cevap verin: Bu iki misaldeki araştıran kişi kendi şahsi görüşüne mi tabi oluyor yoksa uzmanlara tabi olup onları mı taklit ediyor?

Selefi: Kendi görüşüne tabi oluyor.

Buti: Şahsi görüşünü kullandı ve çocuğunun ölümü ile neticelendi. Bütün bunlar yasal mıdır?

Selefi: Tamamıyla hiçbir sorumluluğa yol açmıyor.
 www.kitaptakipcileri.com
Buti: O zaman bu tartışmayı ve araştırmayı sizin şu yorumunuzla bitirelim: Bu tuhaf cevabınız, bu temelini atmış olduğumuz tartışmamızda sizin ile benim aramdaki herhangi ortak bir zemin yolunu kapatır ve tamamıyla İslam dininin icma’sından dışarı çıktığınızı açıklamak için yeterlidir. Vallahi sizin gibi insanlarda olan şu yeryüzünde olmasaydı iğrenç bağnazlığın bir anlamı kalmazdı. (La Mezhebiyye b01, 99-108).

Buti makaleyi şu sözlerle bitiriyor:

Bundan sonra ben bu insanların, bizim kendi görüşlerimizi kullanıp, ilmi olmayan ve delilleri bilmeyen bir kişinin müçtehit İmamlardan birine tabi olması gerektiği kanaatimize karşı çıkmalarına bir anlam veremiyorum. 
O İmamlar ki Allah’ın Kitabı ve Peygamberinin sünneti hakkında diğerlerine nazaran daha fazla ilime sahiptiler. Onlara göre cahil birinin kıbleye sırtını verip namaz kılması ve bu namazın  geçerli olması içtihat olarak genel affa tabi oluyor, kişinin bir çocuk öldürmesi tıbbi müdahale olarak adlandırılıyor.www.kitaptakipcileri.com
Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!
Ürün hakkında henüz soru sorulmamış.
Bu ürünün fiyat bilgisi, resim, ürün açıklamalarında ve diğer konularda yetersiz gördüğünüz noktaları öneri formunu kullanarak tarafımıza iletebilirsiniz.
Görüş ve önerileriniz için teşekkür ederiz.
Güzel
E... Z... | 22/11/2024
Güvenilir, ürünleri değerli ve kaliteli. 4-5 yıldır alışveriş yaptığım ve memnun kaldığım alışveriş sitesi. Güvenle herkese tavsiye ederim.
B... G... | 18/10/2024
Çok hızlı ve sağlam bir şekilde elime ulaştı.Çok teşekkürler
S... B... | 27/09/2024
Kitapları çok beğendim, kargo da çok özenli idi . Arkadaşım da sipariş verecek. Çok teşekkür ederim.
Canan Çatal | 26/09/2024
Çok İyi, sorun yok
fatih arı | 25/09/2024
sagolun
bilal kızılırmak | 08/08/2024
Aliveris icin tek adres kolayliklari sorunda sorunuz karsinda ulasabiliyorsunuz sorunsuz siparis verebiliyorsunuz
k... ö... | 01/08/2024
Kitap takipçileri harika...
H... Ö... | 27/07/2024
Güvenilir ve hızlı
Mustafa Varol | 12/07/2024
Güvenle alışveriş yapabilirsiniz
SEZGIN MEHMET | 14/01/2024
Selefiye İslami Bir Ekol Mezheb Değil Zamansal Bir Aşamadır, Prof. Dr. Ramazan El Buti Selefiye İslami Bir Ekol Mezheb Değil Zamansal Bir Aşamadır, Prof. Dr. Ramazan El Buti, Selefiye İslami Bir Ekol/Mezheb Değil, Zamansal Bir Aşamadır Kitabı-Selefiye Mezhebi'nin Doğuşu ve Bidat Oluşuna Dair Reddiyeler-Yazar: Prof. Dr. Ramazan El Buti-Çeviren: Dr. Vecihi Sönmez- Selefilere Reddiyeler, Selefiyye, Selefiye, İtikat, Akaid, Ehli Sünnet vel Cemaat Kitapları- Bedir- Yayınevi, Yayın, Elif Kitabevi Konya,Nimetleriyle iyilik ve güzellikleri tamamlayan Yüce Allah?a hamd, O?nun Resülü efendimiz Hz. Muhammed?e, Ai ve Ashabına salat ve selam olsun. Daha önce birçok Arap ülkesinde basımı gerçekleşen ve yaygın şekilde okunan ?Selefiye? adlı kitabımızın bu yeni basımı daha da güzeloldu. Kitabın ilk basımının üzerinden, Bedir Yayınevi, Akaid İnanç Selefiye Mezhebine Reddiye - R.Buti
Selefiye İslami Bir Ekol Mezheb Değil Zamansal Bir Aşamadır, Prof. Dr. Ramazan El Buti

Tavsiye Et

*
*
*
IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.